Kendi cinsel organından nur yayıldığını ve herkesin bu nurdan nasiplenmesi gerektiğini, cinsel organının 'nur çeşmesi' olduğunu ve herkesin bu çeşmeden içmesi gerektiğini anlattı. "Arapça 'Allah' yazısının ve Arapça 'elif' harfinin dikkatli incelendiğinde cinsel organ şekline benzediğini ve kendi organının olduğunu anlattı. Yine Arapça 'Muhammed' kelimesinin dikkatli incelendiğinde de bazı cinsel pozisyon şekillerinden 'omuz bacak' tabir edilen pozisyona benzediğini ve 'İnanmıyorsanız' deyip ters çevirdiğinde yazının bir kısmının yine cinsel pozisyonlardan 'domalma' olarak tabir edilen pozisyona benzediğini söyledi. Yine başka dersinde Sebe Suresi 31. Ayette geçen 'biz ne sana inanırız, ne de önündekine' lafzının da 'önündeki' kelimesinin yine kendi cinsel organını temsil ettiğini söyledi. "
Sebe Suresi 39. Ayet
Allah yolunda her ne harcarsanız, Allah onun yerine başkasını verir. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.
Sayfa 467Kitabı okudu
Reklam
Allah senden ne ister?
"Beni bu kadar nimetlere boğan, dünya ve içindekilerini hizmetime sunan Rabbim benden teşekkür bekler." Dediğini duyar gibi oluyorum umarım yanılmıyorumdur soralım bakalım Allah'a senden ne istiyor? *"O istediğiniz şeylerin hepsinden size verdi eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkarsanız onu sayamazsınız gerçekten insan çok zalim ve çok nankördür." Sebe suresi 14. ayet *O halde beni ibadet ve taatle alın ki ben de sizi sevap ve mağfiretle anayım bana şükredin itaatsizlikle bana nankörlük etmeyin." Bakara suresi 152 ayet Allah sana vermiş olduğu nimetler karşısında senden teşekkür bekler zannedersem yukarıdaki başlığa katılıyorsun işte tüm bu nimetlerin sahibi kendisine teşekkür etmeyenleri nankörlükle suçluyor. Suçlamakla haklı değil mi sence düşünsene ben size misafirliğe gelmişim çay ikram ediyorsun teşekkür etmiyorum yemek ikram ediyorsun teşekkür etmiyorum yemekten sonra meyve getirmek ister misin vallahi beni nankörlükle suçlayıp "ikram etmek zorunda mıyım insan en azından bir teşekkür ederim der fazla bir şey beklemiyorum ki" dersin Allah Celle celalühü da teşekkür etmeyenleri nankörlükle suçluyor ve suçlamak da haklı unutmadan hatırlatayım ki Allah'ın bizim şükürlerimize ve de ibadetlerimize ihtiyacı yok yani şükretmekle ne ona bir zarar verebiliriz ne de değerini düşünebiliriz. Okuyalım "Kim Allah'ın nimetlerine şükrederse ancak kendi faydası için şükretmiş olur kim de isyan ve itaatsizle nankörlük ederse şüphesiz Allah çok zengin ve hiçbir şeye muhtaç değildir. Hem de övünmeye layık olandır Lokman suresi 12 ayet
Bütün devlet gücü Sultan Abdülhamit‘in elindeydi. Devleti Bab-ı Ali ile, birbirinden, habersiz vezirlerin bozuk düzeniyle yönetiyordu. Elinde daha güçlü kendine daha sıkıca bağlı bir başka cihaz daha var gibiydi. Geniş bir polis şebe­ kesine benzeyen bu ikinci cihaz neydi ve daha önemlisi, neyin peşindeydi? Genel olarak zorbalık düzenlerinde zor­banın politikası iyi bilinir de kendi kişiliği pek bilinmez. Burada Sultanın kişiliği az çok biliniyor, ama politikasının ne olduğu an­laşılmıyordu. . İki gece üst üste aynı yatakta yatmayan bu sultan bir gece, kendi seçtiği yatakta bir tahta kurusu bulmuş, zehirli olduğundan kuşkulanıp iki saray adamını sürgün etmiş. Birini huzura kabul ettiği zaman eli taban­casında olurmuş. Önünde herkes hep yere bakmak zorundaymış. Adamın biri sendeleyip gözlerini kaldırır kaldırmaz sultan ateş etmiş. Sarayda Türk sözü yalnız hakaret diye kullanılırmış. Ordu komutanları arasında milliyetçi oldukları kuşkusunu uyandıranlar hemen kovulurmuş. İstanbulun bas hırsızını Sultan alay olsun diye Bahriye Nazırı yapmış, Bahriyeyi mahvettiği için de şahane hediyeler vermis kendisine. Halifenin önünde Türk vatanı sözlerini kullanmanın cezası ölüm­müş.
Hazreti Osman
Fitne ve fesatçı başı İbn-i Sebe' ise Mısır'da bir Şia mezhebi kurmuş ve bir hayli kimseleri doğru yoldan saptırarak Ali bin Ebi Talib (r.a) hazretlerinin asla rızası olmadığı halde insanları onun biatine davet etmiştir. Basra'da ve diğer yerlerde toplamış olduğu dostlarıyla haberleşerek halkı ayaklanmaya ve isyana teşvik etmişti.
Sayfa 214Kitabı okudu
Hazreti Osman
Yahudi iken Müslüman olan Abdullah bin Sebe' Basra'da ortaya çıktı. "İsa aleyhisselam tekrar dünyaya gelecek. Ya, Muhammed aleyhisselam niçin gelmesin?" diyerek Resul-i Ekrem'in yine dünyaya geleceğine insanları inandırmaya ve: "Ali onun vasisidir. Osman, haksız olarak hilafeti aldı." diyerek aslı olmayan bir şeyi aslı varmış gibi göstermeye kalkıştı. Ona tabi olanlara "Sebeiyye" denilmiştir.
Sayfa 204Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.