Sebe’ Sûresi/47
De ki: “Sizden isteyebileceğim bir karşılık varsa o da sizin olsun; benim mükâfatımı verecek olan yalnız Allah’tır. O her şeye tanıktır.”
Onlar hiç düşünmezler mi?
Hâlâ gereği gibi düşünmeyecekler mi?
Düşünmüyorlar mı?
Düşünün!
Farkında değiller.
Aklını kullanıp anlamazlar.
(Nisâ Sûresi, 4:82; Muhammed Sûresi, 47:24) (En'âm Sûresi, 6:80; Secde Sûresi, 32:4)
(Sebe Sûresi, 34:46) , (Bakara Sûresi, 2:9;)
(Bakara Sûresi, 2:170, 171; )
Sayfa 187 - EnvarKitabı okudu
“Benim mükâfâtımı vermek ancak Allah’a aittir.”
(Yunus Sûresi, 10:72; Hûd Sûresi, 11:29; Sebe’ Sûresi, 34:47.)
Sayfa 28Kitabı yarım bıraktı
Şefaat
“Şefe‘a-yeşfe‘u” (شفع – يشقفع) fiilinin masdarı olan şefaat, sözlükte, “aracılık yapmak, vesîle olmak, dua etmek” anlamlarına gelir. (İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, 8/183-185)
Şefaat, kendisi için şefaatte bulunulacak kimsenin faydasına olacak bir şeye erişmesi, zararına olacak bir durumdan kurtulması veya bir ihtiyacının karşılanması için
Sebe' Sûresi
47. De ki: "Sizden isteyebileceğim bir karşılık varsa o da sizin olsun; benim mükâfatımı verecek olan yalnız Allah'tır. O her şeye tanıktır."
Sayfa 432
“Benim mükâfatımı verecek olan yalnız Allah Teâlâ’dır.” (Yûnus sûresi, 10/72; Hûd sûresi, 11/29; Sebe sûresi, 34/47).
