Bir aksam-üstü pencerenden bakıyordun
Ağır ağır, yollara inen karanlığa.
Bana benzeyen biri geçti evinin önünden.
Kalbin başladı hızlı hızlı çarpmaya..
O geçen ben değildim.
Bir gece, yatağında uyuyordun..
Uyanıverdin birden, sessiz dünyaya.
Bir rüyanın parçasıydı gözlerini açan,
Ve karanlıklar içindeydi odan...
Seni gören ben değildim.
Ben çok uzaktaydım o zaman,
Gözlerin kavuştu ağlamaya, sebebsiz ağlamaya.
Artık beni düşünmeye başladığından
Bıraktın kendini aşk içinde yaşamaya..
Bunu bilen ben değildim.
Bir kitap okuyordun dalgın..
İçinde insanlar seviyor, ya da ölüyorlardı.
Genç bir adamı öldürdüler romanda.
Korktun, bütün yininle ağlamaya başladın..
O ölen ben değildim..
Ben çok uzaktaydım o zaman,
Gözlerin kavuştu ağlamaya, sebebsiz ağlamaya.
Artık beni düşünmeye başladığından
Bıraktın kendini aşk içinde yaşamaya..
Bunu bilen ben değildim.
Insan ne değişik bir varlık; doğar, büyür, ölür...
Ama bazen ne olacağını bilemez bu süreçte, pişmek en büyük vazifelerinden biridir.
Düşülecek yolda, yolda dizler kanayacak, sonra ayağa kalkıp silkilinecek eller..
Yara bere izi kalıcak geriye ama o düşmeler onu o yapacak neticede...
Her yaraya baktığında sızısını hissedecek her sızıda biraz daha piştiğini demlendiğini hissedecek
Keşke lafzını dökmeyecek dilinden, sebebsiz yaratılmadı her şey vardır sebebim diyecek...