Bahtiyar olmaya alışmamış insanların, her saadetin arkasında pusu kuran fena talihlerin bir suikasdinden ürkmelerine benzeyen sebepsiz bir korku içinde sevincini frenliyordu.
Düşünsel yeteneklerin eğitime gereksinim duyduğu bir gerçektir, nasıl ki doğanın birçok ürünü, eğlenceli ya da yararlı olmaları için yönlendirmeye gereksinim duyuyorsa. Fakat nasıl ki burada yönlendirme ya da eğitim orijinal malzemenin yerini tutamıyorsa, orada da böyledir. Bu sebepten ötürü salt kazanılmış, öğrenilmiş ya da zorla benimsetilmiş, dolayısıyla gerek düşünsel, gerekse ahlaki, a posteriori olan bütün nitelikler aslında hakiki değil, cevheri-muhtevası olmayan boş birer görünüştür. Bu nasıl ki doğru metafiziğin bir sonucu ise tecrübeyi derinden kavrayan bir kavrayışın da söyleyeceği bundan farksızdır. Hatta bu herkesin fizyonomiye ve herhangi biçimde sivrilmiş insanların dışsal görünümüne ve onun doğuştan sahip olduğu yeteneklere atfettiği büyük değer ve dolayısıyla onları görmeye dönük önüne geçilmez istekleri ile de doğrulanır. Doğal olarak sığ ve-ki sebepsiz değildir-bayağı tabiatlar, yoksun olduktan her şeyin zamanla kendilerine geleceğini güvenle umut edebilmek için, karşı görüşte olacaklardır. Dolayısıyla bu dünya sadece zafer ve yenilgi ödüllerinin bundan sonraki dünyada dağıtıldığı bir savaş alanı değil, fakat bizzat kendisi her bir kimsenin erdemlerine göre beraberinde ödül ve utançlarını getirdiği son mahkemedir;...
Sebepsiz hissettiğiniz hüzünler
Sizi bir Duâ'ya,bir iki damla gözyaşına,
bir de Secdeye ulaştırmıyor mu.?
İşte hamd olsun bu hüznü verene.
Hüznünüz,çileniz varsa oturun bir daha şükredin.
ALLAH sizi bırakmamış,
özünüze giden bir kapı açmış..
Cahit Zarifoğlu