Romanlar hayatımızın neresinde?
Benim için bu sorunun cevabı ‘merkeze çok yakın.’ Edebiyatın (daha geniş kapsamlı olarak da söyleyebilirim: sanatın) pek çok dalına ilgim olsa da, günün sonunda yine bir romana sığınıyorum.
Öyküler, şiirler kadar vurucu olmuyor bazıları. Bazen uzunlukları da sıkıyor, ‘ama bu nereden çıktı şimdi’ dediklerim de oluyor. Sonra bir tanesi çıkıyor sayfalarca bir gökyüzü tasviri okuyabiliyorum.. Biraz büyülü bir şey evet, aslında hayat gibi, sadece biraz daha sıkıştırılmışı..
.
Henry Russell’dan Romanın Kısa Öyküsü, romandaki janrlara, birden fazla kategorilere dahil edilebilecek eserlere, roman yazımında değinilen tekniklere ve temalara değinen bir rehber. Çok detaylı ya da kafa karıştırıcı şekilde değil de can alıcı noktalara değinen bir kılavuz bu. Severek, notlar alarak ve adı geçen -okumadığım ya da gözümden kaçan- romanları okunacaklar/alınacaklar listelerime ekleyerek okudum.
.
Baskı kalitesi, seçilmiş görseller, iç sayfaların tasarımını da çok beğendiğimi söylemeden geçemeyeceğim.
.
Peter Boxall ön sözü, Deniz Öztok çevirisiyle~