Bu görev için yarışırken yürüttüğün faaliyetleri iki gruba ayırabilirsin: arkadaşlarının desteğini garantilemek ve halkın duyguları. Doğal çekiciliğin, yanlarında bulunman, nezaketin, iyiliklerin ve eski bağlantıların sayesinde dostlarının desteğini kazanırsın. Fakat günlük hayatta kullanıldığından daha geniş bir arkadaşlık tanımına ihtiyacın var. Bir aday için arkadaş demek, senin kampanyana yakın duran ya da sana iyi niyet gösteren herhangi biridir. Fakat gerek aile bağları sayesinde gerekse de sosyal ilişkiler sayesinde geleneksel anlamdaki dostlarını da ihmal etme. Bunları dikkatli bir şekilde ilerletmelisin.
Kötülüğe maruz kalan insanlar, elbette onu sürdürmek, başkasına da aynısını yapmak isteyebilir.
Ancak kötülüğü tecrübe ederek iyilik öğrenmek her zaman mümkündür.
Bir insanın varlığı yokluğundan daha çok acı veriyorsa o kişinin yokluğunu seçmelisin. Bu senin için en doğru seçim olur. Değersiz davranan kişi kim olursa olsun -anne, baba, arkadaş veya eş- sevgilerinin sizin üzerinizde hükmü olmamalı. Hükmü altında kaldığınız bu sevgi "Hastalıklı Sevgi" olarak adlandırılır ve buna maruz kaldıkça ruh sağlığınız olumsuz etkilenir. Bedenin sıhhati kadar ruhunda sıhhati önemlidir. Vücudumuzdaki urdan kurtulmak için ne kadar çaba gösteriyorsak ruhumuzdaki uruda söküp atmalıyız. Velhasıl kelam ruhunun dinlenmediği, şefkat görmediğin her mekan zindandır. Kendini mahkum etme.
Bu kitaptan yola çıkarak birkaç analiz yapmak ve farklı bir bakış açısı sunmak istiyorum.
Bazı kitapları neden okuduğunu kimse bilmez; kitap ünlüdür, ses çıkarmıştır, puanlaması yüksektir, herkes okuyordur ve senin de okuman gerekir. Peki, ne anlatıyor? Özetini ya da kalıplaşmış temasını sormuyorum; daha da derinlerden bahsediyorum, hani o
N. G. Kabal
Hepimiz Gökyüzü Olmak İstedik - Deliler Ve Cellatlar
Her şeyin bir sebebi olduğunu biliyordum ama açıkçası bu kadarını ben bile beklemezdim. Ama Arın Lordum ne der bilirsiniz:
Daha azını beklemezdim, Gök'
Krallar ve Soytarıları sonu oldukça tartışmaya açık bir sondu. Ve tabii araya serinin safe place kitabı olmaya aday
"Uyanmanı bir yıl boyunca beraber bekledik Kumru. Benden çok o bekledi. Çocuk hastanede yaşıyor gibiydi... Öyle sandım. Belli ki yanlış anlamışım..." dedi babam
tereddütle,
"Her neyse, ben yalnızca baban olarak bu ilişkiyi desteklediğimi ve çok doğru bir seçim yaptığını ekleyecektim
Beni yalnızca baban olarak değil, arkadaşın olarak da gör. Sana çocukluğunu tekrar veremem, geçmişi geri getiremem, seni elinden tutup okula götüremem. Sana boyunun yetişmediği mutfak tezgahında güzel bir yemek hazırlayamam artık. Senin üç yaşında yanında olamam Kumru, beş yaşında yanında olamam, on yaşına dönüp
saçlarını okşayamam ama şimdi, tam şu an buradayım, yanındayım kızım. Bir daha asla yalnız kalmayacaksın. Sana söz veriyorum. İIk hedefim de seni arkadaşlarından daha
çok tanımak olacak." dedi gözyaşları içinde gülümseyerek.
Onunla aynı haldeydim. Gözlerim dolu, dudak kenarlarım yukarıya dönüktü. Şimdi içimde bir şeyler gerçekten de iyileşiyordu işte. Şimdi eski Kumru gerçekten de geri dönüyordu işte, hem de eski yaralarının bile iyileşmek üzere olduğunu hissederek...
"Yarın fizik tedavilerin için bir merkeze gideceğiz, tedavilerine başlayacağız." dedi babam,
"Sonra seni o çok hayal ettiğin sahnede dans ederken izleyeceğiz." Babamı gözlerindeki parıltı kalbime işlemişti.
Nefis terbiyesinde çokça anlatılan kudsi bir hadistir.
Allah (cc) nefse sorar; sen kimsin, ben kimim?
Nefis; "ene ene, ente ente; sen sensin, ben benim" der. Keyfiyeti Allah (cc) tarafınca bilinen bir süre, ateşle terbiye görür. Sonra Rab yine sorar, cevap değişmez. Bu defalarca tekrarlanır, her defasında cevap aynıdır; Nefis;
... İçinde yalnızlık, soğukluk, dışındaysa sana değer vermeyen, vefasız, hain bir dünya. Şimdi seçim senin, senin için neresi daha huzurlu? Hiçbir yer... demek ki gerçekten de kendine bir yer bulamıyorsun...
“İnancın olsaydı bir oyun kurmazdın! Eğer gerçekten inancın olsaydı bunu zaten yapacağımı bilirdin. Ve yapıyordum da Nova. Onların saygısını geri kazanıyordum. Ben. Yapıyordum. Ama senin inancın tek başıma hiçbir halt beceremeyeceğim kadardı.”
“Senden yardım isteyecektim. Onları püskürtmek için senden yardım isteyecektim. Seni oraya çağırmak yerine onları senin ayağına gönderdim. Yardım isteseydim gelirdin!”
“Evet,” dedi tek gözünü kısarak. “Senin için her şeyi yaparım.” İlk kez kaşlarımı çattım. Başını sallayarak isyankâr bir edayla güldü. “Ama yetmez,” dedi. “Lord olmam da gerekiyor. Hayır, yetmez. Kudretli bir lord olmam gerekiyor." Tüm ifadesi silindi. “Daha ne yaparsam senin için yeterli olacak?” diye sordu. Bu sefer bağırmadı. Kükremedi. Hiddetlenmedi. Sadece sordu. Ve beni mahveden de bu oldu.
“Lord olman için yapmadım. Yaptım çünkü benim için, benim yüzümden kaybettiğin şeyleri sana geri vermek istedim. Çünkü burada, biraz önce de kanıtlandığı gibi, onların hepsi aramızda olacak. Öylece durmayacaklar.” Acıyla gülümsedim. “Senin gibi, ben de bir seçim yaptım ve pişman değilim. Sen öyleysen sanırım artık çok geç.”
Başını yana doğru eğdi. Daha konuşmadan ilk söylediğinde gitmem gerektiğini biliyordum.
“Gerçekten geri verebileceğini mi sanıyorsun?”
Hayat hem trajedi hem de komedidir.
Buna bir trajedi olarak bakıp gözyaşı dökmeyi seçebilirsin.
Kesinlikle haklısın.
Veya buna bir komedi olarak bakıp gülmeyi seçebilirsin.
Tamamen haklısın.
Estella, sen son nefesime kadar benliğimin bir parçası olarak kalacaksın; bu senin engelleyebileceğin bir şey değil; içimde kalmış olan azıcık iyilikte de kötülükte de hep senden bir şeyler olacak. Yine de ikisi arasında bir seçim yapmam gerekirse seni içimdeki iyilikle özdeşleştiririm; seni hep iyi hatırlayacağım çünkü her ne kadar şu an çok acı çekiyor olsam da senin bana yaptığın iyilikler, kötülüklerden çok daha fazladır.