Yaşamda bazen bize en çok zarar veren şey kendi benliğimiz ve kendi seçimlerimizdir. Benlik yapımızda bizi hataya sürükleyen düşünceler, davranışlar, tekrarlayan yanlış seçimlerimiz varsa yeniden doğmak için benliğinizi öldürmeniz gerekir.
Aynı şekilde, fizikçi bir gram radyumun etkinliğinin ne kadar zamanda yarıya ulaşacağını büyük bir kesinlikle kestirebilir; ancak bu radyumun tek bir atomunun ne zaman parçalanacağını hiçbir biçimde bilmez. Bir insan bir yol ağzına gelir ve soldaki yola girmezse sağdaki yola gireceği açıktır; ama hemen hiçbir zaman seçimlerimiz, yalnızca iki alternatif arasında olmaz. Sonra, her seçimi gene çoğul başka seçimler izler ve bu böylece sonsuza dek sürer; ayrıca, geleceğimiz bilinçli seçimlerimizden tümüyle bağımsız olan dış etmenlere de, bilincinde olmadığımız iç etmenlere de sıkı sıkıya bağlıdır. Bu bilinen nedenlerden ötürü, ne kendi geleceğimizi ne de yakınımızın geleceğini biliriz; aynı nedenlerle hiç kimse, “... olsa” geçmişinin ne olabileceğini söyleyemez.
İnsanın aklı kutsal bir yerdi. İyi ve kötü düşüncelerimizle baş başa olduğumuz, kendi eylemlerimizi ve arzularımızı bildiğimiz en mahrem, kutsal yerimizdi ve seçimlerimiz sadece bize ait olmalıydı.