Yoksulluğumuz ölçüsünde mutlu, mutluluğumuz ölçüsünde yoksulduk…
Bir çocuğun kafeste bir kuşu var, çok seviyor bu kuşu, ama bakımını hiç düşünmüyor. Bu kuş, sahibince işitilmeyen, hiç umursanmayan şarkılarını döktürüp duruyor. Ama zamanla açlıktan, susuzluktan eziliyor, küçük yaratığın şarkısı bir yakınmaya dönüşüyor, silikleşiyor, sonunda büsbütün kesiliveriyor. Ölüyor kuş. Çocuk kafesin yanına geliyor, birden yüreği burkuluveriyor o zaman. Acı gözyaşları dökerek arkadaşlarını çağırıyor, kuşu büyük bir törenle yas içinde gömüyorlar, ama zavallı yavrucaklar, ozanları rahata kavuşturacak yerde ölüme kadar aç bırakarak, sonra onların gömülme törenlerine, adlarına dikilen anıtlara avuç dolusu para harcayanların yalnız çocuklar olmadığını bilemiyorlar.
Reklam
Dünyada yapayalnız olduğunu sanıyorum, çünkü her zaman üzgün, dalgın bir görünüşü var, hiç kimseyle konuşmuyor.
Ölüm geldi dünyaya, yaratıklar yok oluyor. Aileden biri gitti. Ahlak duyusunun sonuçları bütünlendi böylece. Ölümü kötü bir şey belliyorlar evcek, bir gün değiştirecekler bu düşüncelerini.
Şeytanın güncesi
Doğruyu yanlıştan ayırt etmesini bilmeyen hiç kimse yanlış işleyemez.
Şeytanın güncesi
Havva'yı hayranlık içinde süzerek: "Sen beni tanımazsın tatlı yaratık, oysa ben seni bilirim. Bütün hayvanları gördüm, ama güzellikte hiçbiri seninle boy ölçüşemez. Saçın başın, gözün, kaşın, yüzün, tenindeki o renk, boyun boşun, ak kollarınla bacaklarının o ince salınışı hepsi birbirinden güzel, tapınılacak eşsizlikte,"
Şeytanın güncesi
Reklam
İkimizden birinin önce gitmesi gerekirse, dilerim ben olayım ilk giden. Âdem güçlüdür, ben güçsüzüm, ben ona onun bana olduğu kadar gerekli değilim, onsuz yaşamak, yaşamak sayılmaz bence. Nasıl dayanırım böyle bir şeye? Bu yakarışım da ölümsüzdür, soyumdan gelenler sürdükçe bu da sürecektir. ilk kadınım ben, son kadında da var olacağım. HAVVA'NIN MEZAR YAZITI Cennet, O'nun olduğu yerdi. Âdem
Elinden gelebildiğince seviyor beni, ben de onu tutkulu yaradılışımın bütün ateşiyle seviyorum. Böyle sevmek cinsimin, gençliğimin gereği anlaşılan. Kendi kendime onu neden sevdiğimi sorduğumda, bir karşılık bulamıyorum, gerçekte bulmak da istemiyorum pek.
Havva
"Ey ateş, seviyorum seni, nazlı pembe yaratık, çünkü güzelsin. Güzelsin, bu yeter bana!" dedim, avuçlayıp bağrıma basacağım sırada birden duraksadım. Sonra başka bir özdeyiş uydurdum kafamdan. Birincisine çok benzediği için çalıntı sayılabileceğinden korktuğum bu özdeyişim şöyleydi: "Canı yanan ateşe yaklaşmaz!"
Havva
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.