Koca taşlar taşıyanlar batar;
Bu taşları taşıdım gücümün yettiğince
Bu taşları sevdim gücümün yettiğince
Bu taşlar, alın yazım.
Kendi toprağımın yaraladığı
Kendi gömleğimin acı çektirdiği
Kendi tanrılarımın yargıladığı,
Bu taşlar.
Sunaklar yıkılmış
Dostlar unutulmuş
Hurma yaprakları çamur içinde
Bırak, bırakabilirsen, dolaşsın ellerin
Ufka değen gemiyle
Zamanın buluştuğu bu dönemeçte
Zarlar yere çarptğı zaman
Kargı zırha çarptığı zaman
Gözler yabancıyı tanıyıp
Sevgi kuruduğu zaman
Sönen ruhlarda;
Çevrene bakıp
Her yerde biçilmiş ayaklar
Her yerde ölü eller
Her yerde sönük gözler gördüğün zaman;
Artık istediğin ölümü bile
Seçemediğin Zaman
Hakkın olan
Büyük bir çığlık,
Bir kurt uluması olsun duymadan
Kopar kendini aldatıcı zamandan
Ve bat,
Koca taşları taşıyanlar nasıl batarsa.