Bu göğün altında balık olan biziz Ağaçlar denizlerin yosunu
bu boşluk sen ne verdiysen O’dur!
Ne idiyse onu yansıtan amansız bir ayna şu beyaz kağıt Senin sesinle konuşur beyaz kağıt Senin gerçek sesinle...Beğendiğinle değil; Senin eserindir, boşuna harcadığın Bu hayat. Yeniden ele geçirebilirsin belki Seni başladığın yere Fırlatan bu kaygısız nesneye Tutunabilirsen eğer. Hayatın, sen ne verdiysen odur Bu boşluk, sen ne verdiysen odur Bu beyaz kağıt.
Reklam
Çırılçıplak bulduk kendimizi, elimizde Kefeleri haksızlığı gösteren terazi.
Toprak bir testi gibi yavas yavas toz olup gidiyor bu ülke.
Biraz daha dayansak Göreceğiz çiçeklendiğini bademlerin
Bakan, ne kadar istesen seçemeyeceğin bir noktaya durmadan bakan gözler: Senin ruhun olmaya savaşan O ruh. Artk sessizlik bile senin değil değirmen taşlarının dönmez olduğu bu yerde
Reklam
"bir aleve bu bağlanışım alev değişmediği içindir."
Sayfa 68
Sen ey duygudan yoksun kadın Kulak ver ağıtına rüzgârın.
"Bize yaşayalım diye verilen hayatı, yaşadık."
Sayfa 34
Sunaklar yıkılmış Dostlar unutulmuş Hurma yaprakları çamur içinde Bırak, bırakabilirsen, dolaşsın ellerin Ufka değen gemiyle Zamanın buluştuğu bu dönemeçte Zarlar yere çarptğı zaman Kargı zırha çarptığı zaman Gözler yabancıyı tanıyıp Sevgi kuruduğu zaman Sönen ruhlarda; Çevrene bakıp Her yerde biçilmiş ayaklar Her yerde ölü eller Her yerde sönük gözler gördüğün zaman; Artık istediğin ölümü bile Seçemediğin Zaman Hakkın olan Büyük bir çığlık, Bir kurt uluması olsun duymadan Kopar kendini aldatıcı zamandan Ve bat, Koca taşları taşıyanlar nasıl batarsa.
71 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.