Dava adamı olmak için cinsiyet değil yürek gerekir. İstek, fedakârlık ve şehadet gerekir. Bedel ödemek gerekir. Bu şartları yerine getiren, kadın da olsa erkek de olsa "Dava insanıdır,"
Artık yalnız eli silah tutanlar değil, beş on okka yük taşıyabilecek, bir kağnının öküzlerine embel dürtebilecek çocukla rve kadınlar da cihada akıyordu. Daha şimdiden isimler çıkmıştı ortaya; Kara Fatma'lardan, Ayşe Onbaşı'lardan, Pembe Çavuş'lardan bahsediliyordu. Kadınlık ilk defa şehadet ve gazâ mertebelerine ermişti.
Reklam
Şehadet kelimesi, mü'minlerin manevî zırhıdır. Ona hiçbir tank nüfuz edemez.
Aşk uğruna niceleri yollara düştü Ferhat, dağlara Mecnun, çöllere düştü Bülbül, feryat figan etti amma gül, hâra düştü Pervaz edip durdu amma pervane, nâra düştü Hallac'ın nasibine aşka şehadet düştü Ahir zaman ümmete, görmeden sevmek düştü
Sayfa 81 - Parana YayınlarıKitabı okudu
Ibrahim Sûresi / 24. Ayet - Feyzü'l Furkan Görmedin mi! Allah nasıl bir benzetme yaptı: (Tevhid ve şehadet olarak)6 güzel söz, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaç gibidir.
Sayfa 257 - Server YayınlarıKitabı okuyor
En en en etkilendiğim yerlerden …
Onun kudretinde noksan yoktur. En büyük ve en küçük şeyler ona nisbeten birdirler. Bir baharı halk etmek, bir çiçek kadar kolaydır. Evet, bir Kadîr ki; şu alem bütün güneşleri, yıldızları, avalimi, zerratı, cevahiri, nihayetsiz lisanlarla onun azametine ve kudretine şehadet eder. Hiçbir vehim ve vesvesenin hakkı var mıdır ki, haşr-i cismaniyi o kudretten istibad etsin?
Reklam
şu mevcudat-ı seyyale, vücudlarıyla ve hayatlarıyla Vâcibü'l-vücud'un vücub-u vücuduna ve ehadiyetine şehadet ettikleri gibi; zevalleriyle, ölümleriyle o Vâcibü'l-vücud'un ezeliyetine, sermediyetine ve ehadiyetine şehadet ederler.
Filistinlilerin Teslimiyeti
İsrail'i korkutan dâvaları uğrunda baş koyan, canlarını Allah'a satan ve ölüme aldırış etmeden kendini feda eden gençlerdir. Bu yiğitler, düzenledikleri şehadet eylemleriyle İsrail'in ve Yahudilerin korkulu rüyası hâline gelmişlerdir. Onlar iyi biliyorlar ki demiri körelten ancak demirdir!
Bütün nimetlerinden dolayı Allah’a sonsuz hamd ederim. Onun fazlu kereminden daha fazlasını niyaz ederim. Ben şehadet ederim ki yüce, tek, hiçbir şeye muhtaç olmayan, Azîz ve Hakîm Allah’tan başka ilah yoktur ve ben yine şehadet ederim ki Muhammed onun seçkin kulu, rasulü, habibi ve halilidir. Mahlukatın en şereflisi, öncekilerin ve sonrakilerin en değerlisidir. Allah’ın salat ve selamı ona, diğer peygamberlere, hepsinin evladı iyâline ve diğer tüm salih kullara olsun.
Sayfa 21 - Takdim
فَإِذَا نَظَرْتُ إِلَى السَّمَاءِ بَنِظْرَةٍ فَأَرَى السَّمَاءَ تَدُلُّ إِنَّكَ وَاحِدٌ وَإِذَا نَظَرْتُ إِلَى الْكَوَاكِبِ نَظْرَةً فَعَلَى الْكَوَاكِبِ لِلْمُكَوْكِبِ شَاهِدُ "Ya Rabbi! Ben gözlerimi göğe çevirip şöyle bir baktığımda, görüyorum ki gök senin bir olduğuna işaret ediyor. Gökleri bezeyen yıldızlara baktığımda da benim karşımda bütün bu yıldızlar, kendilerini yaratan zatın varlığına şehadet edip duruyor."
Sayfa 117
Reklam
Binaenaleyh ejder- haya bakmakla iman eden herkes, şüphesiz ki, buzağıya bak- tığında küfre saplanır. Çünkü ejderha da buzağı da şehadet âlemindendir. Şehadet âleminde ise ihtilaf ve tezatlar çok- tur. Melekût âlemine gelince: O, Allah katından olduğun- dan onda asla ne bir ihtilafa ne de bir tezada rastlamazsın.
Bu meyveli ağaç, o çok cihazatlı insan; hiçbir ressam tam taklidini yapamayacak derecede zahiri ve bâtını, dış ve içi öyle bir gaybî pergârla ve ince bir ilmin kalemiyle hudutları çizilmiş ve tam intizamla her azasına münasip suret verilmiş ki meyve ve neticelerine ve vazife-i fıtratlarına yetişsin. Bu ise nihayetsiz bir ilim ile olabilmesi cihetiyle her şeyin her şeyle münasebetini bilip ve nazara alan ve bu ağaç ve bu insanın bütün emsallerini ve nevilerini ilm-i ezelîsinin kaza ve kader pergâr ve kalemiyle dış ve iç miktarlarını ve suretlerini hakîmane yapılmasını bilerek işleyen bir Sâni'-i Musavvir, bir Alîm-i Mukaddir'in hadsiz ilmine ve vücub-u vücuduna nebatat ve hayvanat adedince şehadet ederler demektir.
Sayfa 543 - [Y]Kitabı okuyor
Mesela, hadsiz zîhayattan bir insanın yüz cihazatından bir tek cihazı olan lisanı; bir et parçası iken iki büyük vazifesiyle yüzer hikmetlere, neticelere, meyvelere, faydalara âlet oluyor. Taamların zevkindeki vazifesi, ayrı ayrı bütün tatları bilerek cesede, mideye haber vermek ve rahmet-i İlahiyenin matbahlarına dikkatli bir müfettiş olmak ve kelimeler vazifesinde kalbe ve ruha ve dimağa tam bir tercüman ve santral olmak; elbette gayet parlak ve kat'î bir surette ihatalı ilme delâlet ve şehadet eder.
Sayfa 542 - [Y]Kitabı okuyor
Ey Rabb-i Rahîm'im! Resul-i Ekrem'inin talimiyle ve Kur'an-ı Hakîm'in dersiyle anladım ki: Başta Kur'an ve Resul-i Ekrem'in olarak bütün mukaddes kitaplar ve peygamberler, bu dünyada ve her tarafta numuneleri görülen celalli ve cemalli isimlerinin tecellileri daha parlak bir surette ebedü'l-âbâdda devam edeceğine ve bu fâni âlemde rahîmane cilveleri, numuneleri müşahede edilen ihsanatının daha şaşaalı bir tarzda dâr-ı saadette istimrarına ve bekasına ve bu kısa hayat-ı dünyeviyede onları zevk ile gören ve muhabbet ile refakat eden müştakların, ebedde dahi refakatlerine ve beraber bulunmalarına icma ve ittifak ile şehadet ve delâlet ve işaret ederler.
Askere giden bir gencin, “Ben eğitime çıkmam, nöbet tutmam.” demeye hakkı ve yetkisi olmadığı gibi, kelime-i şehâdet getirip müslüman olanların da, “Ben beş vakit namazı kılmam, oruç tutmam.” demeye hiçbir hak ve yetkileri yoktur. Çünkü namaz dinin direğidir ve kelime-i şehâdetten sonra, İslâm’ın ikinci şartıdır. İslâm’da beş vakit namazı kılmak şart olduğuna göre, şartı yerine getirmeyen yani beş vakit namazı kılmayan kişi gerçek müslüman olabilir mi? Kılmadığı namazların günahından arınmadan cennete gidebilir mi?
Sayfa 70 - Ahmet Tomor - 23. Baskı, Adapazarı 2022Kitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.