Aradakı fark şu: tüm sıkıntılar yalnızca dışsaldır, cemaati dert etmek, ruhuna ne kadar sıkıntı veriyor olsa da yanlış anlaşılma korkusu, kendisini suçlayabileceği bir şey yok; tüm bu sıkıntıların altında Tanrıyla anlaşmış olma eminliği galip gelir. Hayatın akışı ona karşı da olsa, Tanrı dünyadan kaçmış ve onu dünyada şahitsiz bırakmış da olsa; çünkü şehadet budur ya işte, her insan, bu bir havari de olsa, en iyi anlayacağı, çalıştığı iyiliğin baki kalacağı, tebliğ ettigi hakikatin muzaffer olduğu, mücadelesini verdiği kutsal davanın Tanrı rızasını aldığı, işin sebepsiz olmadığı, emeğin meyve verdiği, gayretin anlamlı olduğu, mücadelenin sonuç konusunda etkili olacağı, uykusuz gündüz ve gecelerin harika bir uygulama olduğu - dünya ve görünenin Tanrı tarafından terk edilmiş olsa bile, Tanrının emir eri olduğuna dair ruhun şehadetine sahip oldugu. Bu durumda nedir öyleyse sıkıntı! Bir sonraki anda herşey değişebilir ya; Tanrı kaçıp gitmiş de olsa havarinin onu ve insan (olan) oğlu görebildiği gökte ya işte - oturarak değil, ah, nasıl otursun havarısı bu şekilde terk edilmişken, hayır, ayağa kalkmış şekilde, ve havarisi onu görüyor, Stephanus gibi, ulvi olanın (Tanrının) yanında, yardım etmeye hazır (bir şekilde).