"Ezan; bir şehadet parmağı halinde gökleri delen minarelerden aslî lisaniyle buram buram yükselen ve tek harfinden ayrılmayan ulvî ses..."
Sayfa 279Kitabı okudu
"Allah'a hamdolsun. Allah'a hamdeder, ondan yardım dilerim. Nefislerimizin şerlerinden ve kötü amellerden Allah'a sığınırız. Allah'ın doğru yola ilettiğini hiç kimse saptıramaz, saptırdığını da hiç kimse doğru yola iletemez. Şehadet ederim ki Allah'tan başka ilah yoktur. O birdir, onun şeriki yoktur. Sözlerin en güzeli yüce Allah'ın kitabıdır. Allah kimin kalbini Kur'ân'la süsler ve onu küfürden sonra İslâmiyet'e sokar, o da Kur'ân'ı insanların sözlerine tercih ederse; işte o kimse felah bulmuş, kurtulmuştur. Doğrusu Kitabullah sözlerin en güzeli, en belagatlisidir. Allah'ın sevdiğini seviniz. Allah'ı candan gönülden seviniz..."
Sayfa 247 - Profil KitapKitabı okudu
Reklam
Aradakı fark şu: tüm sıkıntılar yalnızca dışsaldır, cemaati dert etmek, ruhuna ne kadar sıkıntı veriyor olsa da yanlış anlaşılma korkusu, kendisini suçlayabileceği bir şey yok; tüm bu sıkıntıların altında Tanrıyla anlaşmış olma eminliği galip gelir. Hayatın akışı ona karşı da olsa, Tanrı dünyadan kaçmış ve onu dünyada şahitsiz bırakmış da olsa; çünkü şehadet budur ya işte, her insan, bu bir havari de olsa, en iyi anlayacağı, çalıştığı iyiliğin baki kalacağı, tebliğ ettigi hakikatin muzaffer olduğu, mücadelesini verdiği kutsal davanın Tanrı rızasını aldığı, işin sebepsiz olmadığı, emeğin meyve verdiği, gayretin anlamlı olduğu, mücadelenin sonuç konusunda etkili olacağı, uykusuz gündüz ve gecelerin harika bir uygulama olduğu - dünya ve görünenin Tanrı tarafından terk edilmiş olsa bile, Tanrının emir eri olduğuna dair ruhun şehadetine sahip oldugu. Bu durumda nedir öyleyse sıkıntı! Bir sonraki anda herşey değişebilir ya; Tanrı kaçıp gitmiş de olsa havarinin onu ve insan (olan) oğlu görebildiği gökte ya işte - oturarak değil, ah, nasıl otursun havarısı bu şekilde terk edilmişken, hayır, ayağa kalkmış şekilde, ve havarisi onu görüyor, Stephanus gibi, ulvi olanın (Tanrının) yanında, yardım etmeye hazır (bir şekilde).
Resulullah (s.a.v.) efendimiz, yetimi himaye etmenin önemini beyan ederken şehadet parmağıyla orta parmağını hafifçe birbirinden ayırarak işaret etmiş ve şöyle buyurmuştur: "Benimle, bir yetimi gözetip koruyan kişi cennette işte şu iki parmak gibi birbirimize yakın olacağız."
Geçmiş zaman ancak insanın zihninde mevcuttur, gelecek ise hiçbir vakit tahakkuk etmez her daim geçmişe doğru akıp gider çünkü zaman durmaz, bu bakımdan o da zihinde olan bir mefhumdur. Hadiselerin zihinde kıyaslanmasından doğan zamanın hakikati içinde bulunduğumuz “an”dır. Âlem her an Allah’ın iradesiyle gayb âleminden şehadet âlemine gitmektedir. Yaratış, yaratılış daimidir; akan su gelen su değildir ve âlemde her şey böyledir.
Madem şehâdet bir yiğidin düğün günü gibiydi, madem şehâdet en büyük sevda vr aşktı, o hâlde ona kavuşulan gün, günlerin en güzeli olmalıydı. O gün şehâdet gelini ile evlenilecek gündü ve o güne bir damat gibi gidilmeliydi
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.