“Dudaklarımdan ‘İstanbul’u özledim’ diye bir cümle çıktı sonra kalbim düzeltti: ‘İstanbul’u değil, onu özledin!’ doğruydu, seni özlemiştim. Özlemek için insanın, ara sıra aklından çıkarması gerekir özlediklerini, ama ben seni hiç çıkarmıyorum aklımdan! Demek ki ben seni hiç özlemiyorum, hiç aklımdan çıkmıyorsun. Bir içim biliyor bir de ben biliyorum seni sevdiğimi… Sen de biliyor musun seni sevdiğimi bilmiyorum ama neler vermezdim seni ne kadar sevdiğimi sana haykıra haykıra söyleyebilmeye… Hayır, sessizce sadece senin duyacağın biçimde söyleyebilseydim de razıydım buna… Neden söyleyemediğimi, düşünüp duruyorum günün her vaktinde, gözlerini, saçlarını, gülümsemeni hayal ederek…”