... Üstâd diyorsam; sadece bir yazar değil; ezanın Türkçe okunduğu, camilere ahır muamelesi yapıldığı, el yazması kitapların evlerin bahçesine gömüldüğü zamanlarda; yani dedelerimiz ve ninelerimizin kendi evlerinin bir odasında tespih çekerken bile, ya kapı çalarsa endişesi içinde gizli saklı Allah deyip ürktüğü zamanlarda, şehir şehir, konferans konferans, sütun sütun “Durun Kalabalıklar bu cadde çıkmaz sokak” diye haykıran, bir milletin öz evlatlarına reva görülen parya muamelesine isyanını 'Büyük Doğu' idealiyle âbideleştiren aksiyon adamı Üstâd.
Sayfa 183 - Profil Kitap, 8. Baskı: Nisan 2018Kitabı okudu
“Millî coğrafya, Konya ve Ankara gibi kasabalardan fazla, Mohaç ve Sarıkamış gibi gezilip görülmez yurtlardan yoğrulur. Her milletin toprak altında böyle kemiklerden kurulmuş ve kan pırıltıları içinde yanan ruhların oturmakta olduğu bir vatanı vardır. Bu vatan parçalanmaz, bölünmez, çiğnenmez. Bu vatanın hududunu ne siyasiler çizebilir, ne ordular bozabilir. Plevne şimdi de bizimdir, Mohaç hâlâ Türkiye'dedir. Vatanımızın hartası hâlâ Viyana surlarının dibinde bitiyor. Bizim Budin'imiz başka bir şehir, Macarların Buda'sı başka bir şehirdir. Yeni zamanların mimarları Türk ismini mermer, demir ve tunçtan yığınlar altında ezmeye boş yere uğraşıyor. Eski Roma'nın enkazı üstünde yeni Roma, umman üstünde yüzen bir tahta gibidir. Gerçi bu tahta da iyi oyulmuş, güzel boyanmış, ustaca da işlenmiştir. Fakat sonsuz ve dipsiz deniz insanların bu eserini dalgalarının avucunda bir oyuncak gibi tutuyor.”
Reklam
Bu kapıdan da çok kez geçmiştim. Ama şehir aynı şehir olsa da ben o yolcu değildim.
Sayfa 367
kaçarcasına uzaklaştığım bu şehir eski bir dost yüzü gibiydi karşımda.
Sayfa 175Kitabı okudu
Dinsel benzerlikler 25 (Babil Kulesi)
❝ Çok eski günlerde gerek Sümer ülkesi, gerek komşuları bolluk ve huzur içinde yaşıyorlarmış. Hepsi de Hava Tanrısı Enlil'e tek dilde dua ediyorlarmış. Bilgelik Tanrısı Enki, Enlil'in üstünlüğünü kıskanarak insanlar arasında bozuşmayı, savaşı çıkararak bu güzel çağa son veriyor ve çeşitli diller koyarak insanların birbiriyle anlaşmalarını önlüyor. Aynı konu Tevrat'ta (Tekvin, 11: 1-9) şöyle: "Ve bütün dünyanın sözü bir, dili birdi. Şarktan göçtükleri zaman Sinear diyarında bir ova buldular, orada oturdular. Birbirlerine, 'Gelin kerpiç yapalım, onları iyice pişirelim. Onların taş yerine kerpiçleri, harç yerine ziftleri vardı. Yeryüzünde dağılmayalım diye kendimize bir şehir, başı göklere erişecek bir kule yapalım,' dediler. Ve Ademoğullarının yapmakta olduğu şehri ve kuleyi görmek için Rab indi. Onlar bir kavm, hepsinin tek dili var. Gelin inelim birbirlerinin dilini anlamasınlar diye onların dilini karıştıralım. Rab onları oradan dağıttı ve şehri bina etmeyi bıraktılar. Bundan dolayı onun adına Babil dendi." Buradaki Babil kulesinin, Mezopotamya'nın ziguratları olduğuna kuşku yok. İbraniler onları yıkılmış halde gördüler. Bu yıkılmış ve harap olmuş kule kalıntılarının, insanların korumasızlığını, güce karşı duyulan isteğin insanlara verdiği üzüntüleri sembolize ettiğini söylüyor S. N. Kramer. (Sumerians, s. 293.) ❞
İnsanlar şehir gibiydi. Bazı kötü yönleri var diye bütün şehirden nefret etmezdiniz. Sevmediğiniz yanları, birkaç tane tehlikeli ara sokağı ve mahallesi olabilirdi ama bir şehri yaşanır kılan şey iyi yönleriydi.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.