Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye'de Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati, Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan, Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan. Gecenin bitmeğe yüz tuttuğu andan beridir, Duyulan gökte kanad, yerde ayak sesleridir. Bir
Bayramımız kutlu olsun. İyi bayramlar
Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede Bir mehâbetli sabah oldu Süleymâniye`de Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati, Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan, Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan. Gecenin bitmeye yüz tuttuğu andan beridir, Duyulan gökte kanat, yerde ayak sesleridir. Bir
Reklam
En iyisi, bırakalım hâtıralar içimizde konuşacakları saati kendiliklerinden seçsinler. Ancak bu cins uyanış anlarında geçmiş zamanın sesi bir keşif, bir ders, hulâsa günümüze eklenen bir şey olur. Bizim yapacağımız yeni, müstahsil ve canlı bugünün rüzgârına kendimizi teslim etmektir. O bizi güzelle iyinin, şuurla hulyanın el ele vereceği çalışkan ve mesut bir dünyaya götürecektir.
Sayfa 207
…bu değişiklik beş asır içinde tam bir devir yapar ve eskiden pek az şey kalır. Bu itibarla bütün hatıraların tam muhafazası imkânsızdır. Fakat biz en yakın zamanları da aynı şekilde kaybettik. III. Selim'in silahtarlarına yazdırdığı Sahilname'lerdeki yalılar, ne de II. Mahmud'un Anadolu kıyısında yaptığı binişlerde uğradığı Üsküdar semtlerindeki yalı ve konaklar kaldı. Bu XIX. asır Üsküdar'ı bu yalı ve konaklarla elbette "Hayal Şehir"in: Az sürer gerçi fakir Üsküdar'ın saltanatı mısraında anlatılan Üsküdar değildi. Yeni bir zevkle yapılmış ve döşenmiş, eskilerden çok başka şekilde kibar hayatlarını, bütün bir hatıralar silsilesinden bildiğimiz Tanzimat yılları, köşkleri ve konakları da aynı şekilde gitti.
Sayfa 160
Zaman denilen şey, varlığın tamamını ve insanın tüm hücrelerini kontrol ederek beraberinde sürükleyip götürüyordu, o kadar. belki bu bir değişim ve dönüşümün kuralıydı. Hatıralar veya Hayaller... zaman hem dost, Hem düşmandı. hem Mazlum, hem Zalim. aktıkça köpüren bir nehir, Durdukça kuduran bir şehir... Özlem ve Sevda'nın tuzağı. iyi ile kötünün, iyilik ile kötülüğün yolunu ayıran bir despot. bazen rahmette zahmet, bazen zahmet de rahmet... Hayırda şer, şerde hayır... Bütün bunlar zamanın kalple alakalı olduğunu gösteriyordu; mutluluk ile çoğalıyor, keder ile yitip gidiyordu. bir çizgiydi sanki, sonu yok bir çizgi,başı olmadığı gibi. ne bir tezgahta dokunuyor, ne bir rengi var. Allah, insanlara birer parçasını bölüştürüvermiş. kalbin atışıyla birlikte başlayıp kalbin susmasıyla sona eren bir Vehim. ama aynı zamanda Eflatun'un mağarasındaki gölgeye kimliğini veren Cevher...
Sayfa 226Kitabı okudu
Zaman
Hatıralar veya hayaller... zaman hem dost, hem düşmandı. Hem mazlum, hem zalim. Aktıkça köpüren bir nehir, durdukça kuduran bir şehir... Özlem ve sevdanın tuzağı. İyi ile kötünün, iyilik ile kötülüğün yolunu ayıran bir despot. Bazen rahmette zahmet, bazen zahmette rahmet... Hayırda şer, şerde hayır...
Sayfa 226 - KapiKitabı okuyor
Reklam
...insan, öldükten sonra bırakacağı bütün hatıralarla, eserlerle, çocuklarla, ancak kendi memleketinde unutulmazlığın tesellisini bulabilir. Ölüme kadar gitme. Şimdi bile şu Boğaziçi'ndeki hatıralar... Şu her birinde bizden bir parça yaşanmış evler, şu her taşı ve ağacıyla bizim olan, biz olan şehir, gök, memleket...
Sayfa 208Kitabı okudu
"Tabii, değil mi, insan, öldükten sonra bırakacağı bütün hatıralarla, eserlerle, çocuklarla, ancak kendi memleketinde unutulmazlığın tesellisini bulabilir. Ölüme kadar gitme. Şimdi bile şu Boğaziçi'ndeki hatıralar... Şu her birinde bizden bir parça yaşanmış evler, şu her taşı ve ağacıyla bizim olan, biz olan şehir, gök, memleket... "
Sayfa 208 - Ötüken yayınlarıKitabı okudu
En iyisi, bırakalım hâtıralar içimizde konuşacakları saati kendiliklerinden seçsinler. Ancak bu cins uyanış anlarında geçmiş zamanın bir sesi bir keşif, bir ders hulâsa günümüze eklenen bir şey olur. Bizim yapacağımız yeni, müstahsil ve canlı bugünün rüzgârına kendimizi teslim etmektir. O bizi güzelle iyinin, şuurla hulyanın el ele vereceği çalışkan ve mesut bir dünyaya götürecektir.
Sayfa 207 - DergahKitabı okudu
224 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Eskiler hep mi güzel, kötü tarafı yok mu yani?
Erzurum’da başlayıp İstanbul’da biten, geçmişe dem vurarak 5 şehri anlatan Tanpınar’ın dili biraz ağır geldi bana. Önce kısa hikayelerle başlıyor, daha sonra şehrin ileri gelenleri, tarihi yapısı ve sanatını anlatıyor. Değişen , dönüşen, yok olan eserler, insanlar… Beni en çok etkileyen İstanbul’du belki de yaşadığım için gözümde canlandırdım eskiyi yeniyi… Hani bizden büyükler hep der ya eskiden böyle miydi diye. Farkında mısınız bilmiyorum ama yaş aldıkça bizlerde yeni nesile, biz böyle miydik diyoruz. Neden diyoruz bunu? Alıntı: En iyisi, birakalim hâtiralar içimizde konusacaklari saati kendiliklerinden seçsinler. Ancak bu cins uyanış anlarinda geçmis zamanın sesi bir keşif, bir ders, hulâsa günümüze eklenen bir şey olur. Bizim yapacagımız yeni, müstahsil ve canlı bugünün rüzgârina kendimizi teslim etmektir. O bizi güzelle iyinin, şuurla hulyanın el ele verecegi çaliskan ve mesut bir dunyaya götürecektir.
Beş Şehir
Beş ŞehirAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 201911,4bin okunma
Reklam
Atatürk zamanında Mimar Koca Sinan’ın heykeli için yer aradığımız zaman, Ankara’nın şehir planı üzerinde de incelemeler yapılmıştır. O zaman şöyle konuşulduğunu hatırlıyorum: “Gençlik parkındaki geniş yolların iki tarafında bütün Türk büyüklerinin heykel ve anıtları yapılmalıdır” denmişti.
hiç tanımadığım yabancı bir akşam.
Hep gittiler. Yapayalnız. Çıt yok. Odaya şimdiye kadar hiç tanımadığım yabancı bir akşam giriyor. Gittikçe artan karanlık, iki parça eşyayı da benden uzaklaştırıyor ve beni daha yalnız bırakıyor. Odadan gündüz ışığı ile beraber bana ait her şey çekiliyor: Evime ait hatıralar, kalabalıklar, sevdiklerimin sesleri, birçok şekiller, hayatımın parçaları, Erenköy, köşk, tren, vapur, fakülte, doktorlar, hasta bakıcılar, hayatın gürültüleri, şehir, gündüzün sesleri, her şey uzaklaşıyor...
Hayatın zorlukları ve insanın yıkıcılığı karşısında Allah'a sığınır, dost bildiklerimiz ise teselli ararız. Sen iyiliği savunmasız sanırsın. Onun koruyucusu Allah'tır. Susmak, insanın kendisini teslim etmesidir. Büyük harfle başlayan isimler de unutuluyor. Konuşmak hepten zehir. Her şey eninde sonunda sessizdir. Uyandık, şayet uyuduysak. Eve dönüyorum, evsizliğime. Yorgunluk şeytanın karşı savaşır. Ben yıkıldıkça şehir büyüyor. Her neyi dilersek burada olmaz. Mümin, inandığı din dahil, kimseye ve hiçbir şeye yük olmak istemez. Dünya ne kokuyor? ..Bir incelik gösterin, incinmesin yüreğim. ..'sen yabancı değilsin' cümlesi, 'sana haksızlık edebiliriz' anlamına da gelebiliyor. Derya benim katremdir/ Zerreler umman bana Dostlukta sebat edenler, kardeşliğe sadakat gösterenler, dürüst ve düzgün olanlar, vefa bahsini önemseyenler, dünya yolculuğu sırasında hiçbir zaman kendilerini yalnız hissetmezken. Yolun sonunda, mükafat olarak 'iki cihan kardeşliği' vardır.
450 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.