Uzun uzun susuyorsun bir gülü koklarken Yüzün büsbütün gülistan oluyor ve bitti Sandığımız yerde yeniden ürperen aşk Hangi hatıralarla kanadı hangisinde sustu Biz hangi şehirde güller taşıdık odamıza Hangisinde yaralarımızı saracak bir dost Bir yoldaş aradık ölürcesine, yoktular
Yağmur yağıyor, iliklerime kadar üşüyorum. Güneş açıyor, utanıyorum yalnızlığımdan. Kar yağıyor. Ağarıyor çirkin yüzü merhametsiz sokakların. Güneş açıyor, utanıyorum yalnızlığımdan. Ben bu şehirde sensiz yaşayamam
Sayfa 127
Reklam
Yanlış bir otobüse binip yanlış bir şehirde ineceğim. Bir duyguyu yanlış yaşadığımı düşüneceğim; doğru aşk yoktur, aşk doğru değildir diyeceğim...
Sayfa 178Kitabı okudu
Biz şehirde hızlandırılmış bir zamanı yaşıyoruz, günler günleri kovalıyor ama bu o kovalama içerisinde bize yön ve istikamet verecek, kendimizi temellendirecek bir öz kalmamış oluyor...
Bu neydi şimdi?!. Dur,toparlanırım birazdan...
Rengârenk bir damla usâre olup Sessizce içine akmak isterim Tuttuğun aynada birden kaybolup Yıllarca yüzüne bakmak isterim " Şehirde tükenen sihri bul!" deme " Kuru!" de "çürü!" de,sakın "kal!" deme Kalırsam surları yıkmak isterim....
Kemal Sayar
Kemal Sayar
: İnsanı rekabete ve çatışmaya çağırıyor. Kadim şehir insanı ne kadar esenliğe çağırıyorduysa modern şehir zaten merkezine finans merkezlerini, bankaları, yarışmacı kurumları koyarak sizi de hızlanmaya, telaşa, koşturmaya ve hayatın özünde saklı olan çok değerli şeyleri görmemeye, özü kaybetmeye itiyor. Sonra ne oluyor, özde olmayan sözde olup işportaya düşüyor. Özde aşk yok, herkes aşktan bahsediyor. Bakıyorsunuz, iyilik güzellik kayıplara karışmış, herkes iyilik timsali, iyilikten dem vuruyor. Her yer köy kahvaltısı veriyor. Otantikliğe, içimizdeki anayurda, ana rahminin tekinliğine dönüş özlemi var. Hepimiz pazar sabahları köy kahvaltısı arıyoruz. Modern şehirde sahicilik kaybediliyor.
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.