Ey Yılları Heba Olan Genç.. Selam Olsun SANA..
Bir yiğit gömdü bu hareket kara toprağa. Adı Fırat Yılmaz Çakıroğlu.
FIRAT YILMAZ ÇAKIROĞLU'nun ilk yapraklarında nasış şehit oluşunu anlatmakta.
Ben seni tanımadım hiç… Hiç konuşmadık, hiç bir araya gelmedik, sohbet etmedik, gülmedik… Ama o kadar tanıdıktı ki gözlerin, sesin, yüreğin… Evet yüreğin… Gözlerine baktığımda gördüm o yiğit, o mert yüreğini…
Ah be Fırat… Ne çok dost bıraktın arkanda… Ne çok kardeş, ne çok anne, ne çok baba…
Sen gittin ya, milyonlarca kardeşin oldu giderken… Arkandan ağlayan, gözyaşı döken, keşke bir saniye bile olsa göz göze gelebilseydik diyen…
Sen gittiğinden beri hiçbir zaman o kelimeyi kullanmadım ben. O soğuk, o ürpertici kelimeyi… Sana yakışmazdı çünkü. Çünkü sen ölemezdin, şehitler ölmezdi. O yüzden sadece “gitti” dedim ve bir “ama” ekledim sonuna…
Gitti ama koskoca bir tarih yazdı, yüzyıllarca destanmışçasına hatırlanacak bir tarih…Sen şehitsin Fırat’ım, ben şehit kardeşi… Başım, başımız dik… Hiç uğruna gitmedin sen. Annen için, baban için, doğacak Fıratlar için, bizim için gittin. En büyük yükü sen sırtladın…
And olsun unutturmayacağım seni, unutmayacağım…
Mekanın cennet olsun yiğit Fırat, mert Fırat, yüreği büyük Fırat…
RUHUN ŞAD OLSUN..UÇMAG OLSUN..