Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Genellikle büyük İslâmî şahsiyetler hayattayken yeri ve değeri bilinmez. Ancak onların değeri bu insanlar cennete çekip gittikten sonra bilinir. Abdullah Azzam'ın varlığını ve değerini her ne kadar o hayattayken bilsek bile asıl değeri şehadetinden sonra açığa çıkacaktır. Bunu şöyle bir misalle açıklayalım. Mesela; tarihteki seçkin şahsiyetler yazın doğan güneşe benzer. İnsan yazın sıcaklığından onun değerini bazen bilemez ve güneşin ısısından bıkar. Kış veya soğuklar geldiği zaman ya da güneş battığı zaman insan onun değerini anlar ve ona ihtiyaç duyar. Önder ve kumandan durumundaki İslâmî şahsiyetlerin değeri de genellikle ölümlerinden sonra ortaya çıkar ve o zaman bu boşluğu doldurmak İslâm ümmeti için çok zor olur. Biz, şehadeti, İslâm âlemi için zafer alametlerinden bir alamet ve şanlı asırlara dönüş alametlerinden bir alamet olarak görüyoruz. Tarihte şehitlerin varlığı ne zaman azalmışsa, İslâm ümmeti o zaman çökmeye yüz tutmuş, ne zaman ki kurbanlar takdim edilmiş ve şehitler kafilesi harekete geçirilmişse o zaman hayata ve şerefe dönüşün başlangıcı olmuştur. Bizler içimizdeki şehitlerin varlığını, başarıya ve zafere ulaşmanın bir alameti olarak görüyoruz. Abdullah Azzam'ın şehadeti gibi şehitlikler bizlere zaferin yakın olduğunu müjdeliyor. Bizler, Müslüman ve mücahid olarak hayata şehitlikle son vermeyi Cenab-ı Allah'tan temenni ediyoruz."
Nereye gidiş? Şehitler ülkesine elbet Vahyin kanatlarıyla sedefleşen yer Gecenin günün ortasında cennetler Sonsuz balkonlardan gül saçılışı sepet sepet
Reklam
Mondros Mütarekesiyle Türklerin ateş kesmesinden sonra 9 Kasım 1918’de İngilizler İskenderun’u İşgal ettiler. Bu arada 48. Fırka Belen’de yeniden şehitler verdi. 2 Aralık’ta Fransızlar Dörtyol’a çıktılar. 17 Aralık’ta Mersin’i işgal ettiler. 26 Aralık 1918’e kadar Adana ili, Toroslar bölgesinde Pozantı’ya kadar gene Fransızlar tarafından işgal edildi.
Sayfa 166Kitabı okudu
Nice şehitler gitti bir anda, Gece karanlığındaki namazlardan sonra Onları Kur’ân terbiye etti, yetişirdi Gece namazlarında oluk gibi akan gözyaşlarıyla okunan Kur’ân. Ve siz yolda işaretler bırakarak çekip gittiniz. Ve yolunu kaybetmiş şaşkına ışık olarak.
Sayfa 408 - karınca polen
Ama benim babam Ali ölmüştü....
Kaybettiğim şeyleri yeni yeni idrak etmeye başladığım zamanlardı. Şehitler ölmez sanıyordum. Babamı günlerce beklememe rağmen gelmeyince anlamıştım gerçeği. Şehitler ölmezdi. Uzman çavuş Ali Alptekin ölmemişti. Ama benim babam Ali ölmüştü.
Şehitler tepesi boş değil, Biri var bekliyor. Ve bir göğüs, nefes almak için; Rüzgar bekliyor. Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye; Yattığı toprak belli, Tuttuğu bayrak belli, Kim demiş meçhul asker diye?
Reklam
Son nefesimizde imanla ölmek, mezarda rahat yatmak ve o güzelim cennette Allah’ın (c.c.) seçkin kulları olan peygamberler, sıddıklar, şehitler ve sâlihler ile birlikte ebedî mutlu yaşamak için ölümü, kefeni, tabutu, mezarı çok hatırlayalım ve ölümden sonrası için en güzel bir şekilde hazırlanmaya çalışalım!
6.cilt
1326. Ebû Hureyre radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Sizden biriniz karıncanın ısırmasından ne kadar acı duyarsa, şehit olan kimse de ölümden ancak o kadar acı duyar." Tirmizî, Fezâilü'l-cihâd 26. Ayrıca bk. Nesâî, Cihâd 35; İbni Mâce, Cihâd 16. Açıklamalar
6.cilt
1321.Semüre radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Bu gece rüyamda iki adam gördüm. Yanıma gelip beni bir ağaca çıkardılar, sonra da bir eve götürdüler. O ev, şimdiye kadar benzerini görmediğim güzellik ve değerde idi. Sonra o iki kişi bana: Bu eşsiz ev, şehitler sarayıdır, dedi." Buhârî, Cihâd 4, Cenâiz 93.
Şehitler, aziz dostum, unutulmak, alaya alınmak ya da kullanılmak arasında bir seçim yapmak zorundadırlar. Anlaşılmaya gelince, asla.
Sayfa 55 - Can Sanat YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bizler birlikte yaşıyoruz, birbirimizi etkiliyor ve tepki gösteriyoruz; ama her zaman ve her koşulda kendi başımızayız. Şehitler savaş alanına el ele girerler; tek başlarına çarmıha gerilirler. Birbirlerine sarılmış aşıklar bireysel coşkularını umutsuzca tek bir yüce benlik halinde kaynaştırmaya çalışırlar, ama boşunadır. Doğası gereği her vücut bulmuş ruh tek başına acı çekmeye ve zevk almaya mahkumdur. Duyular, duygular, iç görüler, hayaller… Bütün bunlar özeldir; sembollerle ve ikinci ellerin aracılığı olmadan iletilemez. Deneyimler hakkında bilgi alışverişinde bulunabiliriz ya da bilgi toplayabiliriz, ama deneyimin kendilerini değil. Aileden ulusa her insan grubu bir ada-evren teşkil eder.
"Şehit olmanın çekiciliği nedir?" diye sordum. "Maneviyatın gücü bizi daha yükseğe çekerken, maddiyatın gücü bizi aşağı iter," dedi. "Şehitliğe meyilli bir insan maddi çekime karşı bağışıklık kazanır. Plancımız bize sordu, 'Ya operasyon başarısız olursa?' Ona şunu dedik, 'Ne olursa olsun Peygamber ve sahabesine* kavuşacağız, inşallah." "Ebediyete girmek üzereymişiz hissi içinde süzülüyor, yüzüyorduk. Hiçbir şüphemiz yoktu. Allah'ın huzurunda Kuran üzerine yemin ettik: Tereddüde düşmemek için bir yemindi bu. Bu cihat yeminine, peygamber ve şehitler için ayrılmış olan cennetteki bir bahçeden ismini almış olan beyt el-rıdvan adı verilir. Cihat yapmanın başka yolları olduğunu biliyorum. Fakat içlerinden bu tatlıdır, en tatlısıdır. Tüm şehitlik harekatları, eğer Allah aşkına yapılıyorsa, bir sinek ısırığından daha az acıtır!" S bana operasyon için yapılan son planlamayı belgeleyen bir video gösterdi. Karıncalı görüntüde, şehitliğin ihtişamı hakkında ayinsel bir soru cevap diyaloguna girmiş olan onu ve iki genç adamı gördüm... Genç adamlar ve plancı diz çöktüler ve sağ ellerini Kuran üzerine koydular. Plancı sordu: "Hazır mısınız? Yarın cennette olacaksınız."
Size bir yara değiyorsa, o topluma da benzeri bir yara mutlaka değmiştir. Bak işte günler! Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah, bu sayede, iman edenleri bilecek, sizden tanıklar/şehitler edinecektir. Allah zulme sapanlar sevmez.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.