Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Fatih'in oğlu Cem Sultan ise babasından aşağı kalmaz ancak talihsiz bir şehzadedur. Fatih'in diğer oğlu Beyazıt çağatayce biliyordu Uygurca metinleri kim okuyabiliyor şimdi bizim ilim dünyamızda bile böyle insanlar sayılı örneğin Kanuni kuyumculuktan musiki'den alınıyordu Macar kralı Matthias Corvinus'un kütüphanesindeki Macar musiki külliyatını Topkapı'ya Kanuni getirtti bugün dünya ilim dünyası bu eserden faydalanıyorsa kanuni'nin sayesindedir. bu bir şehzade eğitimi meselesidir; burada yaşamak ve Osmanlıyı yönetmek istiyorsanız böyle olacaksınız.
Sayfa 94
256 syf.
10/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
"Tarih yazmak korkaklara göre bir iş değildir." "İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur.” Bu hadisi bilmeyen yoktur sanırım. İstanbul 'u topraklarına katmak isteyen bir çok Müslüman komutan olmuştur bu hadiste işaret edilen lütfa erişmek için. Orayı fetheden
Fatih Zaman-ı Veladet
Fatih Zaman-ı VeladetGökhan Çelik · Yediveren Yayınları · 202214 okunma
Reklam
272 syf.
·
Puan vermedi
HADIMLAR, DEVŞİRMELER, KADİZADELİLER ,MİHRİ HATUNLAR DAHA DAHA NELER
Mustafa Alp Dağıstanlı bir gazeteci birçok gazete ve internet sitesinde yazıları var. Şu aralar Diken’de yazıyor belki ismine aşinayım ama hakkında daha fazla bilgi öğrenmek istediğimde ileriye gidemedim.Kimdir? , Eğitimi nedir?, Nerede? doğmuştur ,Düşünceleri nelerdir? ..Yok, bilgi yok hakkında..Neden önemli ,Osmanlı hakkında oldukça ilginç bir
Bildiğin Gibi Değil - Osmanlı
Bildiğin Gibi Değil - OsmanlıMustafa Alp Dağıstanlı · Can Yayınları · 2016115 okunma
352 syf.
·
Puan vermedi
"Onu ne kadar da özenle tanımıyoruz. Oysa sevginin, tanımadan yeşermesi mümkün müdür? Vakti zamanında bir felsefe kitabında; aşk hissinin tanımaktan önce geldiğini, tanıdıkça sevgiye dönüştüğünü okumuştum. Bu durumda biz Mustafa Kemal'e âşığız. Hem de çok âşığız. Ama onu yeterince tanıyamadığımız ve anlayamadığımız için gerçek anlamda
Yarının Adamı Mustafa Kemal'i Anlamak
Yarının Adamı Mustafa Kemal'i AnlamakCon Sinov · Masa Kitap · 2022890 okunma
Enver Paşa da bütün kurmaylar gibi Fransızcayı bilirdi ve 1909'da tayin edildiği Berlin askerî ateşeliği sırasında Almancayı iyi öğrenmişti. Rusça ve Farsçayı daha önceden bilirdi. Resim yapan, kalemi kuvvetli bir subaydı. Berlin ve Potsdam'daki hayatı, onun Alman askerî kuvvetine olan hayranlık ve sarsılmaz güvenini arttırdı. Bu Alman eğitimi gören askerlerde istisnası az olan bir bütünlemeydi. Hatta Fransız kültürünü çok iyi öğrenen şehzade Ömer Faruk Efendi'nin (son halife Abdülmecid'in oğlu) Almanlara hayran olduğu ve Alman sistemi tarafından taltif edilen başarılı bir maiyyet ve cephe subayı olarak Marne'da çarpıştığı biliniyor. Ancak oradaki madalyası sıradan bir başarının ötesinde büyük bir kahramanlık olarak Kaiser tarafından takdirle verilen Kızıl Kartal nişanıdır.
Sayfa 75 - KronikKitabı okudu
240 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Deli Kurt
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
Deli Kurt
Deli Kurt
1402 yılında gerçekleşen Ankara Savaşı yenilgisi sonucu Yıldırım Bayezid’in Timur Hana esir düşmesinin ardından intihar etmesiyle oğulları Süleyman, İsa, Mehmet ve Musa arasında hükümdarlık savaşı başlamıştır. İsa Bey büyük bir önseziyle bu savaşı kaybedeceğini anlamış, tek derdi eşi Bala Hatunun üç-dört ay sonra dünyaya getireceği
Deli Kurt
Deli KurtHüseyin Nihal Atsız · Ötüken Neşriyat · 202015,5bin okunma
Reklam
Bugünkü Yunanistan’ın ikinci büyük şehri olan Selanik, ismini Makedonyalı Büyük İskender’in kız kardeşi Thessalonike’den alır. Şehri 1430’da fetheden Hamza Bey’in adını taşıyan camii bugün yarı harabe haldedir. Tahsin Paşa ise tam 482 yıl boyunca Osmanlı şehri olan Selanik’i 1912’de, Balkan Savaşı’nda, tek kurşun bile sıkmadan Yunanlara teslim
Sayfa 30 - KronikKitabı okudu
Kafes hayatının sonu
Kafes hayatının başka bir yönü de evliliklerle ilgiliydi. Şehzadeler Kafes'te yaşarken onların hizmetlerine cariyeler verilirdi. Şehzadeler bu cariyelerle münasebette bulunup da gebe kalırlarsa çocukları bir şekilde düşürülür yok edilirdi..
Sayfa 78 - Ötüken YayınlarıKitabı okudu
Ortaçağ'ın eğitim anlayışıyla Rönesans eğitimi arasındaki en belirgin fark müfredatın ezberden ziyade anlamaya ve yaparak öğrenmeye, öğrencilerin eleştiri kabiliyetlerini geliştirmeye yönelik olmasıydı.
Sayfa 47 - Ötüken YayınlarıKitabı okudu
Cesaret ve kahramanlık yüce değerler uğruna yapıldığında anlam kazanmaktaydı. İslam'ı yayma ve îlâ-yı kelimetullah için yapılan mücadelenin içselleştirilebilmesi için İslami eğitim şarttı.. Başarılı, adil, kalıcı ve barış esaslı bir yönetim için hükümdarla yönettiği toplumun değerlerinin örtüşmesi gerekmekteydi.
Sayfa 36 - Ötüken YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Klasik Dönemde Şehzade Eğitimi
Yıldırım Bayezid ile Yavuz Sultan Selim önemli örneklerdendi. Her ikisine de taht yolunu açan unsur askeri ve idare konularındaki kabiliyetlerini göstermeleri olmuştu. Birincisi savaşlardaki ataklığı ve cesareti nedeniyle Yıldırım; ikincisi de Yavuz lakabını almıştı. İslam'ı yaymayı ve Allah'ın adını yüceltmeyi kendisine gayret edinmiş bir devlet ve toplumda padişahın cesur olması hemen herkes tarafından kabul gören bir özellikti..
Sayfa 35 - Ötüken YayınlarıKitabı okudu
Padişahın geniş yetkileri olup, her türlü güç padişahtan gelirdi. Padişah görünüşte hiçbir kontrol ve teftişe tabi değildi ; fakat serbest de değildi. Zira İslam hukuku prensiplerine kesinlikle riayet etmeye mecburdu. Padişah şeriat hükümlerini korumak ve uygulamak zorundaydı. Bu hususlara riayet etmedikleri takdirde tahttan indirilme tehlikesiyle karşı karşıya kalır veya tahttan indirilirlerdi...
Sayfa 32 - Ötüken YayınlarıKitabı okudu
Ulu Hakan Abdülhamid Han:
Her ne kadar şehzade iken Fransız eğitimi alsa da Sultan her zaman Türkçe konuşuyor... Yıldız'da bir saray kütüphanesi kurulmuştu. Kütüphanenin rafları, ABD'nin ve Avrupa'nın başlıca ülkelerinin standart yazarlarının kitaplarıyla doluydu. Burada ayrıca Arabistan'ın bilim, sanat ve şiirin beşiği, Avrupa'nın ise cehalet içerisinde olduğu dönemde yazılmış Arapça eserler de bulunuyordu.
Sayfa 91 - Nev Y.Kitabı okudu
Osmanlı Hanedanı'nda bir kural vardır. Osmanlı ailesine mensup her genç en az bir zanaatta ustalașmak zorundadır; yani padişah adayı șehzadelerin sadece yönetimle ilgili konularda eğitilmesiyle yetinilmemektedir. Uzaktan bakıldığında bu işin sultanlıkla, yöneticilikle ne alakası var denebilecek nice farklı meslek dalıyla ilgilenmeleri teşvik edilmektedir. Koskoca Kanuni Sultan Süleyman'ın kuyum işiyle uğraştığı ve mücevher şekillendirdiğini, Çelebi Mehmed'in urgan imalinde hayli mahir olduğunu, Fatih Sultan Mehmed'in bahçıvanlığını, 2. Beyazid'in hat ve tezhip sanatlarındaki ustalığını düşünecek olursak bu duruma şaşırmamak gerekir. Onlara göre bir kişiye sadece kitabi eğitim vermek bazı şeylerin eksik kalmasına sebep olabilirdi. Önemli olan, ruhu şekillendirmek, insanı olgunlaștırmaktı. İleride devlet yönetecek kişilerin sağlam bir ruh terbiyesinden geçmesi gerekmekteydi. Bu terbiye de hem insana hizmet etmek hem de asıl sanatçıyı tanımak ve ruhu inceltmek için bir zanaatta ustalașmaktan geçiyordu. Tasavvuftaki terbiye usullerinin bir benzeri hem Enderun mektebinde hem de şehzade mektebinde tatbik edilmekteydi. Hiçbir padişah çocuğuna iltimas geçilmez, diğer öğrencilerden ayrı tutulmaz, aynı eğitimi aynı şartlarda almaları sağlanırdı.
400 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
49 günde okudu
NAZİME SULTAN
Ali Akyıldız
Ali Akyıldız
Nazime
Nazime
#tarihokumaları serisinde Ali Akyıldız hocamızın kaleme aldığı Nazime Sultan var. Sultan Abdülaziz'in kızı olarak dünyaya gelen Nazime Sultan, babasının hareminin eski yıllara geri döndürdüğü zaman diliminde doğmuştur. Abdülaziz ve Hayranîdil Kadı'nın kızı olan Nazime Sultan Osmanlı padişah ve şehzade kızları arasında en uzun yaşayan birisidir. Kitap içerisinde Sultan'ın doğumu, eğitimi, çeyiz hazırlıkları, düğünü, aile bireyleri arasındaki tutumu ve mektuplara yer vermekle birlikte bu bilgiler de arşiv belgeleri ile desteklenmiştir. Nazime Sultan'ın oldukça hassas, narin ve hastalıklara karşı açık bir bünyesi olduğunu kardeşine yazmış olduğu mektuplarda görmemiz mümkündür. Bunu da adeta hayranı olduğu ve çok sevdiği erkek kardeşi Halife Abdülmecid Efendi'nin 23 Ağustos 1944 yılında Paris'te vefat ettiği haberini alması üzerine derin bir üzüntüye kapılarak bayılır ve aldığı travma etkisiyle birlikte artık hiçbir şeyi hatırlayamadığı gibi aklını yitirir ve bundan sonraki hayatını da bakıma muhtaç bir şekilde sürdürür. ... inceleme, araştırma ve biyografi tarzında yazıldığı için genel okuyucu kitlesi için okunması ve anlaşılma bakımından az/orta seviye. kısmen de olsa sözlüğe başvurulabilir. kaynak olarak birçok arşiv belgesinden faydalanılmıştır.
Nazime
NazimeAli Akyıldız · Timaş Yayınları · 20207 okunma
71 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.