Hani bazı kitaplar sizi alır farklı diyarlara götürür ya, bugünden ayrılır farklı bir evrene gidersiniz; işte bu kitap onlardan birisi. Her fırsat bulduğumda elime aldığım, bitecek diye korkarak okuduğum bir kitap oldu ve Bülbülü öldürmek, Şeker portakalı, Don Kişot gibi bendeki yeri ayrı kitaplar kervanına girdi.
Xu ailesinin hikayesini, evin reisi Fugui'den dinliyoruz kitapta. 204 sayfada nasıl bu kadar geniş bir hikaye anlatılır, nasıl bu kadar derine inilir hala şaşkınım. Kitabın akışında; savaştan siyasete, aile hayatından köy yaşamına bir çok şeyi gözlemliyoruz.
Kesinlikle okunması gereken kitaplar listesine ekleyin ve okuma şevkiniz düşerken, tekrar kazanmak için okuyabileceğiniz sıcacık, mükemmel bir kitap olduğunu hatırlayın.
Ve kitap biterken Nâzım'ın "Yasamaya Dair" şiiri kulaklarımda;
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
...
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.