Dürüst olmak gerekirse, yaşadığım birtakım olumsuz tecrübenin ardından kendime bir söz verdim; ikinci bir emre kadar özellikle yeni kuşak (2000 sonrası diyelim) muhafazakar / dinci / İslamcı / yeni tip milliyetçi vs. (sıfatlar arasında kaybolmak) yazarların ‘edebi’ eserlerine sakın bulaşma... Karşılaştığın zaman yolunu değiştir veya görmezden
Öncelikle hiçbir zaman bir paylaşımımın yayılmasını istemedim ama bu ileti inşallah yayılır ve çok fazla insan görür. Çünkü bugün hayatımın başa çıkması en zor günlerinden birini yaşadım ve bunları paylaşmak ve birkaç kişinin bile olsa farkındalığını artırmak istiyorum. Ben bazı şeyler geride kaldı zannediyordum ama kalmamış.
Siyasal görüş
Yazar özgürlük kavramını analitik olarak incelerken özgürlüğü farklı boyutlarla ele almış, aktörün ruhsal yapısı ve iç dinamiklerinden hareketle aktörün psikolojik tutumlarının topluma yansıyan yönünü değerlendirmiştir.
“ Özgürlük" ancak ve ancak çağdaş insanın kişilik yapısının bütünüyle çözümlenmesi temel alındığında tam anlamıyla
DİPÇE :
Norveçli yazar Jon Fosse, “söylenemeyenlere ses verdiği yenilikçi tiyatro oyunları ve metinleri” için 2023 Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü.
Sabahtan Akşama da böyle bir novella. Kısa ya da uzun olmasına bakmaksızın yaşamın ritmi dışında, doğumun ve ölümün içimizde sadece bir ses olarak yaşadığını ve tüm manzaraların bu sesle
İstanbul Sözleşmesi’nin dayandığı temel felsefî temeli gözardı edersek, söyleyeceğimiz lehte veya aleyhte hiçbir sözün değeri de, anlamı da olmayacaktır.
TOPLUMSAL CİNSİYET MÜHENDİSLİĞİ PROJESİ: TANRI’YA MEYDAN OKUMAK!
İstanbul Sözleşmesi’nin kalkış noktası, “cinsiyetsizlik” fikri: Biyolojik cinsiyete karşı, toplumsal cinsiyeti eksene
Seküler aşkta, vücut sıvıları nazariyesinin izleri hakimdir. İlahi aşk ise, vücut sıvıları ile ilgili değil, kalpteki siyah nokta ile ilgili sayılmıştı. Prof. Dr. Süleyman Uludağ, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü adlı eserinde der ki: "Yürekte siyah bir nokta vardır. Buna habbetu'l kalb, suveydaülkalb, sevdaulkalb, dane-i dil' gibi isimler verilir. Kalbin en değerli yeridir. Bazan aşırı şiddetli aşk tesiriyle bu siyah nokta tahrib olur. Parçaları bütün vücuda yayılır. Artık bu aşıkta akıl ve mantık kalmaz. Çılgınca sever."
Es-Selam Değerli Dostlar...
Nette köşe yazıları okurken İslami Analiz babında bir makale çıktı karşıma;
Nevrotik İddialar..ve şu bölümleri çok dikkatimi çekmişti;
''İslam dünyası toplumlarının, Batı’nın nevrotik bir narsisizm aracılığıyla sürdürdüğü, kültürel/ideolojik iktidarlarla yüzleşebilmesi, hesaplaşabilmesi için, İslami
Kendini Bulamayan Anlam
⭑ ◌ ⭑ ◌
Din dilinin doğası, mantıkî statüsü çerçevesinde yüce bir gücün varlığına inanarak hayatın zorluklarına karşı dayanak ve sığınak bulma ihtiyacının bir serüveni vardır. İnsan bilişsel ve fizyolojik yapısının bir suyun yolunu bulması gibi kendisini var eden ve kendisine ihtiyaç duyulan Yüce bir
Altay Cem Meriç
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki kitabın yazarına nötr bir şekildeyim hatta bir zaman kitabın yazarı kendisini eleştirdiğim için beni Twitter'da engellemişti sonra engelimi kaldırdı aramızda öyle bir olay da yaşanmıştı. Kitap isminden de anlaşılacağı üzere ateist, deist, agnostiklerin sorularına cevap bulma mahiyetinde
…Küçük Bir Deneme…
Adnan:
-Dünüm,bugünüm,yarınım…Ah motivasyon ahengim.
Söyler misin nasıl sağlarım motivasyonumu,gücümü?…
Erdem:
-Motivasyon?Post modernin ve günümüz seküler modern dünyasının seküler insanların bizim çakma bilim,ilim,fikir adamlarımızın kendinde bulmaya çalıştığı,her şeyi yok edici kapitalizm zımbırtısı mı?
A:
-…Benim
Kuşların, öncelikle biyolojik özelliklerini vermeye çalışan daha sonra da toplumdaki ,edebiyattaki yerini anlatan bir kitap gibi gelmişti başta ama ilerledikçe aslında hiç de doyurucu bilgiler vermeyen yarım yamalak bilgilerle oluşturulduğunu görünce fikrim değişti. Asıl canımı sıkan şeyse İslam'a ait olan kıssa ve rivayetlerin "İslam kültürü" nün hikâyeleri diye anılması. Kur'an'daki kıssalardan bahsederken rivayet, ayetleri yazarken "tanrı böyle buyurmuş" gibi saçma sapan ifadeler çok rahatsız edici. Eğer İslam'a dinsiz gibi yaklaşmak akademik bir dilse ben bu dili kabul etmiyorum. Çok meraklıysa seküler dil kullanmaya kendisine felsefik bir alanda konu bulabilirdi(tabi çapı yeterse).
Neyse kesinlikle önermem; sonuç olarak berbat bir yazım dili, bilimsel bile olamayacak kadar yavan, edebi değeri olmayan kağıt müsveddeleri için para harcamayın. Ve vaktinizi harcamayın.
Hindistan'da birçok etnik ve dinsel azınlık ve yüzlerce dil var. Tibet benim vatanım. Ama bir şekilde ben aynı zamanda seküler Hindistan'ın da bir oğluyum. Hindu tapınağı, Müslüman minaresi, Hıristiyan kilisesi ve kutsal budist mekanlar yan yana bulunur. Biliyorum, sürekli büyük yöresel şiddet olayları oluyor. Ama onları genelleştirmek yanlış olur. Hint toplumu genel olarak barışcıl ve armoniktir. Tüm dini mezhepler kadim şiddetsizlik öğretisi olan ve Gandhi'yi de siyasi olarak başarılı kılan Ahimsa'yı uygularlar. Barışcıl birlikteliğin temeli oldu bu öğreti. Bu (aynı zamanda) tüm dinlerden bağımsız uygulanan seküler bir ahlaktır. Bugünün dünyası bunu örnek almalı!
Bugün bilim insanından beklenen, Tanrı yokmuş gibi davranmasıdır. Elbette seküler bilim insanları bu tercihin bilim yapmak için zorunlu olduğunu, yani metodolojik bir gereklilik olduğunu iddia edeceklerdir. Oysa Plantinga gibi düşünürlerin de dikkat çektiği gibi bu tercih metodolojik olmakla kalmamakta, Tanrı'nın varlığını kabul eden bir dil benimseyen bilimsel çalışmalar "gerçekten" bilimsel olmamakla itham edilmektedirler. Ancak yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, bilim tarihinin çoğunluğunda bu dil benimsenmemiş, bilimin en prestijli isimleri bilimsel çalışmalarında Tanrı'ya atıfta bulunmuşlardır. Örneğin Isaac Newton, Evren'in sonsuz olup olmadığını ve atomun parçalanıp parçalanmadığını Tanrı'nın sıfatlarıyla ilişkilendirerek tartışır.
The Secret ve benzeri kitaplar üzerinden Yahudiler ne yapıyorlar farkında mısınız?
“The Secret” kitabı satış listelerinin üst sıralarındaki yerini koruyor… Bu kitabın gerçek sırrı göründüğü gibi “iyi düşün iyi hisset mi?” Sadece bu olsa televizyon programlarının da içinde bulunduğu bu denli büyük bir projeyi kim finanse ederdi, bu kadar reklamını