Kitapta büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul, Abbasi halifesini kurtarır ve doğunun ve batının Sultanı unvanını alır. Ve sadece din lideri olarak halifeyi tanır ve yönetimi meşrulaştırmak için fetva yazdırır, bu turk devletlerinde laiklik uygulamasını gösterir
Selçuklu deneyimi aslında olağanüstü bir başarı elde etti ve tüm Müslüman dünyada taklit edildi. Medrese, Bağdat'ta ortaya çıkışından sonra bir asırdan kısa bir süre içinde Suriye'ye girmiş ve burada Nureddin Zengi (549/1154-570/1174) tarafından Şam'daki iktidarına yarayacak bir biçimde etkin bir şekil de kullanılmıştır} Bu noktadan sonra medreseler hızla çoğaldı ve bu şehirdeki hukuk kültürüne giderek daha fazla hakim oldu. Bir ya da iki yüzyıl önce Bağdat'ta olduğu gibi, Şam medreseleri de İslam dünyasının her köşesinden başarılı hukukçuları ve üstat fakihleri, şehirdeki ve şehir dışındaki ilmin uluslararasılaşmasına katkıda bulu nan alimleri cezbetmiştir. Eyyubiler, Fatımileri bastırarak ve hukuk okulları kurarak çok ihtiyaç duyulan Sünni bilgiyi yeniden canlandırmak suretiyle medreseleri Mısır'a doğru genişletmeyi sürdürdüler. Memlükler, seleflerinin çabalarını geliştirip en büyük medreselerden bazılarını kurarak ve nüfus üzerindeki kontrollerini o zamana kadar herhangi bir hanedanın yaptığından daha derin ve daha kalıcı bir etkiyle sağlamlaştırarak devam ettiler.
Reklam
510 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
SPOİLER İÇERİR Fedailerin Kalesi: Alamut - Vladimir Bartol’un bu kült eseri, tarihsel bir zemin üzerine kurulmuş, derin felsefi ve politik alt metinler taşıyan bir roman olarak öne çıkar. Kitap, 11. yüzyılda Selçuklu İmparatorluğu’nun zayıfladığı bir dönemde, Alamut Kalesi’nde hüküm süren Hasan Sabbah ve fedailerinin hikayesini anlatır. Ancak bu
Fedailerin Kalesi Alamut
Fedailerin Kalesi AlamutVladimir Bartol · Koridor Yayıncılık · 201244,3bin okunma
Selçuklu döneminden başlayarak Moğol dönemi boyunca, Türkler daha da yerleşik hale gelip şehirlileştiler.
Sayfa 366 - Alfa yayınlarıKitabı okudu
Selçuklu İmparatorluğunun Türk halklarının deneyimindeki yeni bir devlet türü olduğu açıktı. Göçebe kökenli bir hanedan, antik bir kültüre sahip, etnik bakımdan yabancı bir tarım toplumuna egemen olmuştu. Hanedan, toplumu yönetebilmek için aynı toplumun uzmanlarına başvurmak ve büyük ölçüde kültürüne uyum sağlamak zorunda kalacaktı. Bu değişimi sultan isimleri simgeler: İlk Selçuklu sultanları geleneksel bozkır kültürünün yadigârı hayvan isimlerini taşır: Toğrul (çakırdoğan) ve Alp Arslan. Üçüncü sultanın ismi ise Selçukluların siyasi iddialarının bütün Müslümanlara yönelik olduğuna işaret etmektedir: Melik Şah. Bu isim Arapça "Melik" ve Farsça "Şah" kelimelerinin yan yana gelmesiyle oluşmuştur ve ikisi de kral anlamına gelir.
Sayfa 117 - Alfa yayınlarıKitabı okudu
Osmanlı'ya iki kıta üzerinde hükmetmek yetmez! Zira ila-yi kelimetullah azmi iki kıtaya sığmayacak kadar büyük bir davadır. Selçuklu'nun varisi (mirasçısı) biz olduğumuz gibi Roma'nın ( Avrupa'nın) varisi de biziz!... Orhan Gazi
Sayfa 220 - Akis kitap
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.