Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
SELÇUKLU HANEDANI Horasan Arslanı: Çağrı Bey’in Hayatı(4)
Selçuk Bey’in 10. yüzyılın ikinci yarısında Cend’e göç edip, adamları ile birlikte İslâm dinini kabul etmesi ve Selçukluların hatırı sayılır bir güce sahip olması, Selçukluları bu mücadeledeki taraflardan biri hâline getirmiştir. Sâmânîler, Mâverâünnehir’i ele geçirmeye başlayan Karahanlılara karşı Selçuk Bey’den yardım istemiş, bunun üzerine Selçuk Bey de oğlu Arslan Bey komutasındaki bir birliği Sâmânilere yardım etmesi için göndermiştir. Arslan Bey ve emrindeki askerlerin yardımıyla Sâmânîler, Karahanlılara karşı birtakım başarılar sağlamışlardır. Bunun üzerine Arslan Bey ve adamlarına, Buhara yakınlarındaki Nur kasabası yurtluk olarak verilmiştir. Bundan sonra Arslan Bey’e bağlı Selçuklular, Cend’in güneyinde kalan Nur kasabası civarında varlık göstermeye başlamıştır.9
SELÇUKLU HANEDANI Horasan Arslanı: Çağrı Bey’in Hayatı(5)
Selçukluların, Sâmânîlere verdiği destek, Sâmânîlerin yıkılmasına engel olamadı. Yaşanan entrikalar, Sâmânî halkının ve birtakım beylerin (dihkân [4]), Karahanlıları Sâmânî topraklarına davet etmesine sebep oldu. Bunun üzerine Karahanlı hükümdarı Nasr İlig Han, 23 Ekim 999 tarihinde Sâmânî başkenti Buhara’yı hiçbir direnişle karşılaşmadan ele geçirdikten sonra hazineye el koydu ve Sâmânî hânedan mensuplarını esir ederek Özkend’e gönderdi. Bu olaydan sonra Sâmânî şehzadesi İsmâîl Muntasır, hapisten kaçmayı başarıp, devleti tekrar diriltmek için yaklaşık 5 yıl kadar mücadele verdiyse de başarılı olamamış ve Sâmânîler kesin olarak tarih sahnesinden silinmiştir. Sâmânî toprakları ise Karahanlılar ile Gazneliler arasında, Ceyhun Nehri sınır olmak üzere bölüşülmüştür.
Reklam
SELÇUKLU HANEDANI Horasan Arslanı: Çağrı Bey’in Hayatı(6)
Sâmânîlerin tarih sahnesinden çekilmesi, Selçuklular için yeni bir süreç başlattı. Zirâ Selçuklular, Karahanlılar ile karşı karşıya kaldılar. Selçuk Bey’in 11. yüzyılın ilk çeyreğinde vefat etmesi [5] bu süreci Selçuklular için daha da zorlaştırmıştır. Bir yandan Mâverâünnehir’de tutunmaya tutunmaya çalışan Selçuklular, diğer yandan Selçuk Bey’in vefatından sonra başlarına kimin geçeceği konusunda fikrî çatışmalar ve soğukluklar yaşamışlardır. Tuğrul ve Çağrı Beyler, babaları Mikâil Bey, dedeleri Selçuk Bey’in en büyük evladı olduğu gerekçesiyle bu konuda kendilerini öne çıkarmaya çalışırken, Arslan Bey ise Selçuk Bey’in hayatta olan en büyük evladı olması sebebiyle kendini lâyık görmüştür. Sonuç olarak Selçukluların büyük çoğunluğu, yaş ve tecrübe bakımından daha büyük olan Arslan Bey’i başlarına geçirmiş; Mûsâ Bey ve Yûsuf Yınal’ın da itaat bildirmesiyle Arslan Bey, “Yabgu” unvanını almıştır. Tuğrul ve Çağrı Beyler ise, önceleri Cend’de kalmaya devam etseler de daha sonrasında kuzeyden gelebilecek Oğuz Yabgu Devleti tehlikesini göz önünde bulundurarak güneye göç etmişlerdir Görünürde Arslan Yabgu’ya bağlı olsalar da bu bağ zayıf idi ve kendilerine bağlı birlikler mevcuttu. Tuğrul-Çağrı Beyler ile Arslan Yabgu arasındaki soğukluk Selçukluların sonraki dönemlerine de yansıyacak ve ileride Büyük Selçuklu (Mikâiloğulları / Selçuklular) ile Türkiye Selçuklu (Arslanoğulları-Kutalmışoğulları / Yabgulular) çatışmasına dönüşecektir [6].
SELÇUKLU HANEDANI Horasan Arslanı: Çağrı Bey’in Hayatı(7)
Çağrı Bey’in Anadolu Keşif Akını Mâverâünnehir’de, Karahanlılar ile Gazneliler arasında sıkışmış olan Tuğrul ve Çağrı Beyler bir çıkış yolu aramaktaydı. Arslan Yabgu’dan kısmen bağımsız hareket eden Tuğrul ve Çağrı Beyler, Meliknâme‘den aktarılana göre; ilk olarak Batı Karahanlıların hizmetine girmek istemişlerse de kuvvetlerinden dolayı tehdit olarak görülmeleri nedeniyle bu mümkün olmamış, daha sonra Doğu Karahanlıların hizmetine girmişler ancak Çağrı Bey’in ihtiyatlı tutumu sebebiyle iki kardeş aynı anda Doğu Karahanlı topraklarına gitmemiştir. Nitekim, Çağrı Bey’in de öngördüğü gibi Doğu Karahanlı hükümdarı Togan Ahmed Han, Selçukluları tehdit olarak gördüğü için Tuğrul Bey’i hapsetmiş, Çağrı Bey’in yaptığı baskın neticesinde Tuğrul Bey kurtarılmıştır. Tüm bu olaylardan sonra iki kardeş, Mâverâünnehir’de kalmalarının artık güvenli olmadığını düşünüp, yeni bir yurt aramanın gerekli olduğu kararına vardı. Bu kararın ardından Çağrı Bey, emrindeki 3000 atlı ile batıya yönelerek bir keşif akınına çıkmış; Tuğrul Bey ise çöllere çekilerek Mâverâünnehir’de kalmaya devam etmiştir.
SELÇUKLU HANEDANI Horasan Arslanı: Çağrı Bey’in Hayatı(8)
Çağrı Bey, Anadolu keşif akınına çıktığında tarihler 1016’yı gösteriyordu [7]. Emrindeki 3000 atlı ile Gazneli topraklarından yakalanmadan geçmesi; Gazneli Mahmûd‘un, Tûs [8] Valisi Arslan Câzib‘i azarlamasına ve Çağrı Bey’in dönüş yolunda gerekli tedbirlerin alınması konusunda uyarmasına sebep oldu.
SELÇUKLU HANEDANI Horasan Arslanı: Çağrı Bey’in Hayatı(9)
Gazneli topraklarını geçen Çağrı Bey, ilk olarak Azerbaycan’a geldi. Burada kendisine, daha önce buralara gelmiş olup da Anadolu’ya gazâlar düzenleyen Türkmenler de katıldı. Yoluna devam eden Çağrı Bey, bir müddet sonra Doğu Roma’ya bağlı olarak varlığını sürdüren ve Van civarında bulunan Ermeni Vaspuragan Prensliği topraklarına girdi ve birtakım bölgeleri ele geçirip, yağmaladıktan sonra yoluna devam etti. Türklerin kılık-kıyafeti ve savaş taktikleri, büyük şaşkınlığa sebep oldu. Bu şaşkınlığı, Ermeni yazar Arisdages‘in “Taş gibi sert tırnaklı ve kartal gibi hızlı atların üstünde, yayları gerili, okları çekili, bellerinde kemer, ayaklarında bağları çözülmek bilmez ayakkabılar bulunan birlikler…” [9] ve Urfalı Mateos‘un  “Ok ve yay kullanan uzun saçlı Oğuz süvarileri Ermenileri şaşkına çevirmişti.” [10] ifadesinden rahatlıkla anlayabilmekteyiz.
Reklam
SELÇUKLU HANEDANI Horasan Arslanı: Çağrı Bey’in Hayatı(10)
Vaspuragan topraklarından çıkan Çağrı Bey, yönünü Şeddâdî topraklarına çevirmiş ve burada da yağma ve tahrip faaliyetlerinde bulunmuştur. Ardından yönünü Gürcü topraklarına çevirmiş ve burada da benzer faaliyetlerde bulunup; Liparit gibi birtakım Gürcü komutanları mağlûp etmiştir. Çağrı Bey, bölge hakkında bilgi edindikten ve fazlasıyla ganimet elde ettikten sonra dönüş yoluna koyulmuştur. Azerbaycan’da kendisine katılan Türkmenleri, geri dönüş yolunda Azerbaycan’da bıraktıktan ve ganimet haklarını teslim ettikten sonra kendi birlikleriyle birlikte Horasan’a yönelmiştir.
SELÇUKLU HANEDANI Horasan Arslanı: Çağrı Bey’in Hayatı(11)
Gazneli Mahmûd’un, Çağrı Bey’in geçişini engelleyemediği için şiddetle azarladığı Arslan Câzib, Çağrı Bey’in dönüşü için beklemekteydi. Çağrı Bey de bunun haberini almış olacak ki, askerlerini dağıttıktan sonra tüccar kılığına girip, Gazneli topraklarından bu şekilde geçmeyi başarmış ve kardeşi Tuğrul Bey’in yanına gitmiştir. Burada kardeşine, 1000 yıllık bir varlığın ilk müjdesini verecektir: “Bu ülkede (Anadolu) bize karşı koyabilecek bir kuvvete rastlamadım. Biz buradakilerin (Horasan ve Mâverâünnehir) hakkından gelemiyoruz fakat keşfetmiş olduğum topraklara gidebiliriz.” [11]
SELÇUKLU HANEDANI Horasan Arslanı: Çağrı Bey’in Hayatı(12)
Tuğrul ve Çağrı Beylerin, Selçukluların Başına Geçmesi ve Sonrasındaki Faaliyetleri Arslan Yabgu’nun 1025 tarihinde Gazneli Mahmûd tarafından hile ile esir edilerek Kâlincâr kalesine hapsedilmesinin [12]ardından Selçukluların başına Tuğrul ve Çağrı Beyler geçmiştir. Amcaları Mûsâ Yabgu [13] ve Yûsuf Yınal hayatta olmasına rağmen iki kardeşin bu görevi üstlenmeye yönelik adım atmaları ve başarı sağlamaları şüphesiz, dedeleri Selçuk Bey tarafından ne kadar iyi yetiştirildiklerinin kanıtı idi.
SELÇUKLU HANEDANI Horasan Arslanı: Çağrı Bey’in Hayatı(13)
İki kardeşin bu süreçten sonra uğraştıkları başlıca problem, Mâverâünnehir’de bağımsızlığını ilân etmeye çalışan Ali Tegin olmuştur. Daha önce Arslan Yabgu ile ittifakta bulunarak gücünü arttıran ancak Arslan Yabgu’nun esir edilmesinden sonra yeni bir destek arayışı içerisine giren Ali Tegin, Selçukluların yeni liderlerinden faydalanmak istediyse de Tuğrul ve Çağrı Beyler buna yanaşmamıştır. Ali Tegin, Selçukluların içinde karışıklık çıkarmak için Yûsuf Yınal’a “Yabguluk” teklif edip, kendi tarafında çekmek istediyse de başarılı olamamış, bunun üzerine Selçukluların üzerine bir ordu gönderip, Yûsuf Yınal’ın hayatını kaybetmesine sebep olmuştur. Aynı süreçte Selçuklular Hârizm‘e göç etme kararı almış ancak Cend hâkimi Şah Melik’in de baskınına uğrayıp, ağır kayıplar veren Selçuklular, kesin olarak güneye, Horasan’a inmeye karar verdiler.
Reklam
SELÇUKLU HANEDANI Horasan Arslanı: Çağrı Bey’in Hayatı(14)
Selçukluların Horasan’a Geçişi Sultan Mahmûd döneminde takip edilen katı politikalarla Selçukluların tehdit haline gelmesine fırsat verilmemişti fakat Sultan Mesûd döneminden itibaren bu durum tersine dönmeye başlayacaktı. Mayıs 1035 tarihinde 4000 kişilik bir kuvvetle Horasan’a göç eden Selçuklular, Gazneli Mesûd’a bir mektup yazarak bu izinsiz geçiş için özür dilemişler ve Nesâ ve Ferâve şehirleri kendilerine yurtluk olarak verildiği takdirde Gaznelilerin hizmetine gireceklerini belirtmişlerdir. Gazneli Mesud, kendi devletinin ileri gelenlerinin uyarılarına rağmen teklifi kabul etmemiş ve Selçukluların üzerine Hâcib Beydoğdukomutasında bir ordu yollamıştır. Selçuklular bunun üzerine savaş hazırlığına girişmiş ve Haziran 1035 tarihinde Nesâ yakınlarında meydana gelen savaşı kazanmışlardır. Savaştan sonra tekrardan mektup gönderen ve isteklerini yineleyen Selçukluların, bu sefer istekleri kabul edilmek zorunda kalındı ve Nesâ, Dihistan ve Ferâve bölgeleri kendilerine verildi.
SELÇUKLU HANEDANI Horasan Arslanı: Çağrı Bey’in Hayatı(15)
Yapılan antlaşmaya rağmen Selçuklular sözünde durmadı / duramadı ve Türkmen göçü sebebiyle artan nüfusları ve ihtiyaçları sebebiyle Gazneli topraklarına akınlarını sürdürmeye devam ettiler. Selçuklular, yurtlarının kendilerine yetmediğini, bu sebeple Merv, Serahs ve Bâverd şehirlerinin de kendilerine verilmesi isteğini belirttikleri ve bunun karşılığında askerî hizmet teklif ettikleri bir mektubu daha Gazneli Mesûd’a gönderseler de Sultan bunu kabul etmemiş ve Horasan’a bir ordu yollamıştır. Bunun üzerine Selçuklular, kendilerine verilen topraklara geri çekilmişlerdir.
SELÇUKLU HANEDANI Horasan Arslanı: Çağrı Bey’in Hayatı(16)
Selçukluların hafif süvari birlikler ile merkezî-profesyonel bir ordu olan Gazneli ordusuna yönelik gerçekleştirdiği bu saldırılar üzerine Gazneli Mesûd yeniden bir ordu göndermiş fakat Mayıs 1038 tarihinde Serahs’ta gerçekleşen savaşı Selçuklular ezici bir üstünlük ile kazanmışlardır. Savaşın sonucu olarak Merv ve Serahs şehirleri de Selçukluların eline geçmiş, Tuğrul Bey’in üvey kardeşi İbrâhim Yınal, 12 gün sonra Nîşâbur şehrine gelerek burayı teslim almış ve Sultan Mesûd adına okunan hutbeyi “es-Sultânü’l-muazzam” unvanıyla Tuğrul Bey adına çevirmiştir.
SELÇUKLU HANEDANI Horasan Arslanı: Çağrı Bey’in Hayatı(17)
Nîşâbur’un ele geçirilmesinin ardından buraya gelen Tuğrul ve Çağrı Beyler arasında, dikkate değer bir nitelikte olan bir tartışma çıkmıştır. Nîşâbur’un ele geçirilmesinden sonra Çağrı Bey şehri yağmalamak istemiş, kardeşi Tuğrul Bey buna şiddetle karşı çıkmıştır. Çağrı Bey isteğinde diretince, Tuğrul Bey bıçağını çekerek, böyle bir şey yaparsa intihar edeceğini söyleyince Çağrı Bey vazgeçmiştir. Tuğrul Bey ise, Çağrı Bey ve emrindeki askerlere 30.000 dinar vermek zorunda kalmıştır. Bu olayın, devletleşmenin bir gereği olarak ortaya çıktığı ve Tuğrul Bey’in amacının ileriye yönelik olduğunu göstermesi şüphesizdir.
SELÇUKLU HANEDANI Horasan Arslanı: Çağrı Bey’in Hayatı(18)
Devlet olma yolunda büyük bir adım atan Selçukluların bu sevinci fazla uzun sürmemiş, Sultan Mesûd bizzat sefere çıkarak Selçukluları arka arkaya yenilgiye uğratmıştır. Çağrı Bey, Ulyâ-âbâd’da Sultan Mesûd’un karşısına sadece kendi birlikleriyle çıkmış ve yenilgi almıştır ancak Selçuklular, aldıkları yenilgiye rağmen yağma ve tahrip faaliyetlerine devam etmiştir. Özellikle Çağrı Bey’in, Gazne ordusuna gece baskını düzenleyip Sultan Mesûd’un fillerinden birini kaçırması mânidardır.
26 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.