7 milyon kilometreden aldığı toprakları, 28 milyon kilometre kareye çıkaran Yavuz Sultan Selim Han'ın, fetih dönüşü sözleridir... Hava kararsın, herkes evlerine dönsün, sokaklar boşalsın, ben ondan sonra İstanbul’a gireyim. Fanilerin alkışları, zafer takları ve iltifâtları, bizi nefsimize mağrûr edip yere sermesin! Yavuz Sultan Selim Han!
Âlimlere karşı çok hürmetkardı. Mısır dönüşü Kemalpaşazâde ile at başı beraber sohbet ederek gelirlerken Kemalpaşazâde'nin atının ayağı çamurlu bir çukura girmiş ve ürken at, ayağını hızla çekince sıçrayan çamurlar sultanın kaftanını kirletmişti. Kemalpaşazâde üzülmüş, mahcup olmuş ve ne diyeceğini bile­memişti. Onun halini gören Selim Han: "Üzülmeyiniz hocam. Âlimin atının ayağından sıçrayan çamur, bizim için üzüntü değil; bir iftihar vesilesidir:' Sonra adamlarını çağırarak: "Alınız bu çamurlu kaftanımı, öldüğüm zaman üzerime örtünüz" diyerek ilgililere teslim eder. Yüzyıllardan beri bu kaftan, bir camekan içerisinde Selim Han'ın sandukası üzerinde durmak­tadır. İlmin değerini ve ilim adamlarına verilen kıymeti gösteren bu hadise ve onun sergilendiği Selim Han Türbesi gençliğimize bir mektep değerindedir.
Sayfa 276 - KTB YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yazılı belgeye dayalı olmasa da Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferi dönüşü dönemin alimlerinden İbn-i Kemal ile Adana civarında atının üstünde yaptığı sohbet esnasında, hocası İbn-i Kemal'in huysuzlanan atının ayağından Sultan'ın kaftanına çamur sıçramıştı. Bunun üzerine çevredeki herkes korkuya kapılarak sultanın bu olaya sinirleneceğini zannederken, Yavuz Sultan Selim Han "Alimlerin atının ayağından sıçrayan çamur, bizim için süstür, şereftir. Vasiyetimdir, öldüğümde bu çamurlu kaftanı üstüme örtün" dediği anlatılır. Günümüzde özel bir şekilde muhafaza edilen kaftan ziyarete açıktır.
Sayfa 38 - Yeditepe, Hırkaların Kutsiyeti Ve İstanbulKitabı okudu
Selim Han'ın dönüşü.
İstanbul'dan ayrılışının( 5 Haziran 1516) üzerinden tam olarak iki sene elli gün geçmiş bulunuyordu. Dünyanın sayılı seferlerinden birini gerçekleştirip, Osmanlı'ya muazzam ülkeler kazandıran ve "Halife-i Müslimin" ünvanıyla gelen bu büyük Türk cihangir padişahını karşılamak üzere İstanbul'da halk ve devlet ricali günlerdir hazırlıklar yapmaktaydı. Ancak bütün gösteriş ve şevketini devlet için yapan Selim Han, şahsına karşı yapılacak merasimden ve şatafattan sıkılmış ve mahçup olmuştu. Bu itibarla şehre girişini önce ertesi güne bıraktırdı. Ardından karanlık bastırdıktan sonra geceleyin birkaç kişi ile bir kayığa binerek Boğaz'ı geçti ve Topkapı Sarayı'na gitti. Böylece ertesi gün halk ve devlet adamları Selim Han'ın sarayına girmiş olduğunu öğrendiklerinden düşünülen hiçbir merasim ve karşılama programı yapılamamıştır.
Sayfa 258 - Timaş Yayınları
Osmanlı Toplumunda Kadın
Sanırım bizleri en çok hayrete düşüren şey de bu idi. Kadinlar, kafes ya da çarşaf altında değildi, erkekler neredeyse onlar da oradaydılar. Bu hayat tarzı bana dedem Sultan Mahmud'un eniştesi Amiral Halil Paşa'nın Rusya hakkında anlatıklarını hatırlatmıştı. Dedem, ezeli rakibimiz Rusya'nın nasıl olup da bu kadar ilerlediğini ve
Kadın Meselesini çözmeliydik ama…
Dedem, ezeli rakibimiz Rusya'nın nasıl olup da bu kadar ilerlediğini ve bizi geri bıraktığını anlamak için eniştesini Rusya'ya göndermisti. Halil Paşa, Rusya dönüsü Padişaha bir rapor sunmuş ve en büyük farkın kadın meselesinde olduğunu açıkça anlatmıştı. “Avrupa'da, Rusya'da kadın bir kıymettir ve hayatın içindedir. Erkeklerle
Sayfa 231Kitabı okudu
Reklam
Enver Paşa'nın faaliyetleri 1920 yılı yaz aylarında Moskova, İttihatçı liderlerin toplantısına ev sahipliği yapıyordu. 15 Ağustos'ta Moskova'ya gelen Enver Paşa, bir taraftan Almanya ile Sovyet Rusya arasındaki diyaloğa aracılık etmeye çalışmakta, bir taraftan da “Doğudaki Müslüman ulusları teşkilatlandırarak İngiliz emperyalizmine
Enver Paşa'nın faaliyetleri 1920 yılı yaz aylarında Moskova, İttihatçı liderlerin toplantısına ev sahipliği yapıyordu. 15 Ağustos'ta Moskova'ya gelen Enver Paşa, bir taraftan Almanya ile Sovyet Rusya arasındaki diyaloğa aracılık etmeye çalışmakta, bir taraftan da “Doğudaki Müslüman ulusları teşkilatlandırarak İngiliz emperyalizmine