İnsan her zaman annesini sever mi?
Babasızlık nasıl bir duygudur? Ya da annesizlik?
Sevdiğiniz halde başkaları için sevmiyormuş gibi davranmak zorunda kaldınız mı hiç?
Geçmiş her zaman geçmişte kalır mı?
Fakirlik utanılacak bir şey midir?
Aşk var mıdır?
Adalet nedir?
Namuslu olmak ne demek?
Yaşadığı yeri değişince insan da değişir mi?
Her
AKINCI FİKİR bu sayısında koronavirüs sebebiyle gündemimizi yakından ilgilendiren, Kur’an ve Sünnet ışığında başımıza gelen bela ve musibetlere karşı tutumumuzun ne olması gerektiği hakkında Selim Seyhan Hocamızla yapmış olduğumuz mülakatı, Üstat
Necip Fazıl Kısakürek in her Müslüman gencin başucu kitabı olması gereken “İdeolocya Örgüsü”’nden “Ruhçuluk Üzerine” bölümüne binâen yazılmış denemeyi, dünyaya tamah etme, koltuk ve şöhret sevdası uğruna dava etrafında birleşen fikirlerin, yaşamların ve heyecanların nasıl davadan uzaklaştığını bir hikâye niteliğinde sunan Mustafa Kutlu’nun “Ya Tahammül Ya Sefer” adlı eserinin tahlilini, İslam’a girmesiyle adeta suyun akışını hızlandıran, Rasulûllah’ın “Benden sonra bir peygamber gelseydi bu Ömer olurdu.” övgüsüne mazhar olan Râşit Halifelerin ikincisi olan Hz. Ömer’in ve gönülleri fetheden bir Hak aşığı olan, Yunus Emre’nin hayatını önce anlamaya ve sonra anlatmaya çalıştı. Gayret bizden Tevfik Allah Teâlâ’dandır diyor ve okuyucularımızın duâsına tâlip olduğumuzu bildiriyoruz. Bir sonraki sayıda görüşmek üzere Rabbimize emanet olunuz.
Derginin pdfsini indirebileceğiniz link:
ifamakincilar.blogspot.com/2020/04/mujde-a...
Elhâsıl işgal altındaki Kudüs'te yeniden Fetih Marşları çalsın istiyorsak, ırkî âidiyetlerle paramparça olan ümmeti yeniden aynı sancak altında toplayacak Selahaddinlere ihtiyacımız var....
Ey ilim talebeleri! Her önünüze geleni değil dünya ve âhiretiniz için en hayırlı olanları okuyun. Aksi takdirde "abur-cubur" yeme alışkanlığı olanların obezite hastalığına yakalanarak bir vitamin ve protein çöplüğüne dönüştüğü gibi siz de önünüze geleni okuyarak bir bilgi çöplüğüne dönüşebilirsiniz.
Bu şehre ilk gelişimde bu bankta oturmuştum. O zamanlar yılın dört mevsimi olurdu. Ve yazdı bütün kıyılardan çekilen. Güzdü.
Annem bana yalnızca ayrılığı öğretmişti, babamsa stran söylemeyi. İkisini toplayıp içine gül yaprağı düşen şiirler yazmaya başladım ben de. Zordu.
Ardında boğaz kuruluğu bıraktı geçip giden her esinti. Susadım. Cebimdeki
bismillahirrahmanirrahim
Hüküm Dergisi 92. sayısı. İhsan Şenocak, Mahmut Sami Gülcü, Selim Seyhan gibi pek kıymetli hocalarımızın yazıları mevcut.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Rüveyda Akoğuz'un "Bir Yüksek Lisans Tezindeki Yüksek Şüpheler" yazısından pek istifade ettim. Bu vesileyle haberdar olduğum Hüküm Dergisi 42. Sayı Hz. Aişe (radıyallahu anha) Dosyası'nı da bulup inşaallah en yakın zamanda okuyacağım.
Emeği geçen tüm hocalarımızdan Allah razı olsun.
24.Ağu.20
pazartesi
5.Muharrem.1442
"Geleceğe dair umutlarımızın çokluğu gibi,dualarımızın kabul edilip edilmeyeceği konusunda da hiçbir tereddüdümüz yoktu bu kadim zamanlarda.Ekramü'l Ekremin'in ihlasla semaya kalkan elleri boş çevirmekten haya ettiğini bilir,'ol' emriyle olmazları olduranın kapısında olduğumuza inanırdık."