HAVUZ BAŞI Beyazıt Havuzu'nun kenarındaki kanepelerden birine oturmuş sizi bekliyorum. Yaşını almış bir adamın yirmi yaşındaki çocuk kederlerini, sevinçlerini yaşaması ne demektir, diye düşünüyorum: Belki, bir geç olma hadisesi. Belki de bir çeşit hazları, kederleri, çocuklukları uzatma temayülü. Ama bu uzayan yaz, kışın gelmeyeceğine alamet
MİMAR SİNANΊΝ İZ BIRAKAN ESERLERİ
20 yaşındaki oğlu Şehzade Mehmet'in vefat etmesine çok üzülen Kanuni Sultan Süleyman Han, oğlunun ismine bir cami yaptırmak istemiş. Mimar Sinan'ı yanına çağırarak emri vermiş. Böylece 1544 yılında Şehzade Camii'nin yapımına başlanmış. 4 yılda tamamlanan bu muhteşem caminin avlusunda medrese, han, hamam ve hastane de varmış. Sinan, Şehzade Camii'ne "çıraklık eserim" demiş. Kanuni Sultan Süleyman Han, İstanbul'da, kıyamete kadar ayakta kalacak, adına yaraşır bir eser bırakmak istemiş. Bu yüzden Mimar Sinan'ı yanına çağırıp ihtişamlı bir külliye (içinde cami, medrese, kütüphane vs. bulunan yapılar bütünü) yapmasını istemiş. Böylece Mimar Sinan, "Gayret bizden, tevfik (başarı) Allah'tan!" diyerek kolları sıvamış. 13 Haziran 1550 tarihinde külliyenin baş tacı olacak Süleymaniye Camii'nin temelini atmış. 7 sene gibi kısa bir sürede, devrin en güzel binalarından birini ortaya çıkarmış. Süleymaniye Camii, günümüzde bile İstanbul'un Osmanlı'dan kalan en ihtişamlı camisidir. Sinan, bu cami için "kalfalık eserim" demiş. Sultan İkinci Selim Han, Mimar Sinan'dan kendi adına Edirne'de bir cami yapmasını istemiş. Bu caminin de o zamana kadar yapılan bütün camilerden büyük olmasını arzu etmiş. Mimar Sinan, 1568 yılında başlamış Selimiye'yi yapmaya. 7 senede tamamlamış inşaatı. Selimiye Camii, dünyanın en güzel camilerinden birisi olmuş. Mimar Sinan bu cami için de "ustalık eserim" demiş.
Reklam
Camiin içi meşalelerle aydınlatıldığı halde neden islenmezdi?
Geçmişte camiler kandiller mumlar ve meşalelerle aydınlatılırdı bunlar yoğun is çıkaran aydınlatıcılardır. Buna rağmen ne Süleymaniye Camii'nde ne de Selimiye Camii'nde islenme oluşmazdı. Çünkü çeşitli teknik yöntemlerle Sinan, çıkan isin duvarları kirletmesini önlemişti. Çıkan is, hiç duvarlarla temas etmeden, iç hesaplar sonucu oluşturulan hava akımı sayesinde özel olarak yapılan bir delikten dışarı süzülürdü.
Sayfa 112Kitabı okudu
BİR EBEDİYET SIRRI : SELİMİYE CAMİİ
"Çıraklığımı İstanbul'daki Şehzade Camii'nde yaptım. Kalfalığımı da Süleymaniye Camii'nde tamamladım. Fakat bütün gücümü bu Sultan Selim Han Camii'ne sarf edip ustalığımı ayân ve beyân ettim. " (Mimar Sinan) Sinan'ın 80 yaşını geçkin bir çağda yaptığı ve "ustalık eserim" dediği Selimiye Camii de herkese ibret olsun! Selimiye sadece Osmanlı mimarisinin zirvesi değil tüm dünya mimarisinin de sayılı eserleri arasındadır.
Sayfa 103Kitabı okudu
Yağmurlu bir gün, yeni bir kitap yeni bir hayal dünyası.. 🤎 bir de manzara Selimiye olunca tadından yenmiyor.
Hüseyin Nihal Atsız
Hüseyin Nihal Atsız
kalemini şimdiden merak ediyorum.
407 syf.
8/10 puan verdi
Şevket Süreyya Aydemir
Şevket Süreyya Aydemir
'in kismi otobiyografik eseri
Suyu Arayan Adam
Suyu Arayan Adam
. Yazar 20. asrın sonlarında, İmparatorluğun yıkılma döneminde gözlerini hayata Edirne'de açmış. Aslen Meriç'in ötesinden gelip Edirne'ye yerleşen emekçi bir aileye sahip. 1. Dünya savaşında Sarıkamış cephesinde sıcak çatışmalar, sonrasında Türki Cumhuriyetlerde mesai, sonrasında
Suyu Arayan Adam
Suyu Arayan AdamŞevket Süreyya Aydemir · Remzi Kitapevi · 20213,424 okunma
Reklam
Bayram
Edirne Selimiye'de bir bayram sabahı, bayram namazı eda ediliyor. Herkes aynı nizamda, Rabbinin huzurunda. Fotoğraf öyle bir açıyla çekilmiş ki hem bu huzuru hissediyorsunuz hem de caminin bütün ihtişamını. İslam'ın bütün insanlığa gönderilmesini temsil ediyor gibi rükudaki insanlar farklı renkler giyinmiş, renkleri kuşanmış. İnsan fotoğrafa baktıkça fotoğrafın içine daha da dahil oluyor. Sanki rükudaymış hissi geliyor. Ne kadar uzaktan çekilse de fotoğraf, yakınlaşıyor gitgide. Bir müddet sonra insan kendini orada hissediyor. Bir bayram sabahı, Selimiye'de.
İnsan Ve Hayat Nisan 2024
İnsan Ve Hayat Nisan 2024
Bugünün oyun oynayan çocuğu; yarının öğretmeni, doktoru, başbakanı...
Hikâyeye göre Osmanlı Devleti'nin Mimarbaşı olan Koca Sinan, Selimiye'nin inşaatının bitimine yakın günlerden birinde caminin yanından geçerken, oyun oynayan çocuklardan birinin diğerine "Caminin şu minaresi eğri yapılmış." dediğini işitir. Hemen çocuğun yanına gider ve "Göster bana bakalım. Hangi minare eğri?" der. Çocuk "İşte şu sağdaki minare." deyip eliyle gösterir. Sinan bu diyaloğun akabinde ustalarından hemen gidip bir urgan alıp getirmelerini ister. Urgan getirildiğinde Mimar Sinan, urganın, çocuğun eğri olduğunu gösterdiği minareye bağlanmasını emreder. Sonra da işçilerden minareyi düzeltmek için tüm güçleriyle halatı çekmelerini ister. Çocuğa da "Minare düzelince sen bize söyle." der. Çocuk bir süre sonra "Tamam, şimdi düzeldi işte." der. Bu olayın akabinde ustalar, Mimarbaşı'nın bu yaptığı işin hikmetine akıl sır erdiremezler ve Sinan'a "Bu şekilde minare mi düzelir Koca Sinan?" diyerek neden böyle bir şey yaptığını sual ederler. Sinan'ın cevabı şöyledir: "Minare eğri falan değildi. Lakin bu çocuk, kafasındaki minare eğriyken bu caminin güzelliğini göremeyecekti. Sağda solda konuşacak, sonra dedikodular yayılacak ve minare-nin adı da eğri minareye çıkacaktı. Belki de bu çocuk ileride vezir, vüzera olup bu minareyi yıktırıp yerine yenisini yaptıracaktı. Ben o urgan ile minareyi değil, çocuğun kafasını/aklını düzelttim."
Bayram Neşesi Bir Başka
Zamanlar, mekânlar değişse de çocuklar hiç değişmiyor. Aynı neşe, aynı saf ve masum çehre, fotoğraflarda karşımıza çıkıyor. 111 yıl öncesinden bir örnek size. Yıl 1913. Edirne, Bulgar işgalinden kurtulmuş. Selimiye'nin gölgesinde bayram panayırı kurulmuş. Çocuklar muhtemelen sabah erkenden kalkmış, bayramlıklarını giymiş, bayram namazından sonra eş dost akrabaları ile bayramlaşmış, âdet üzere topladıkları harçlıklarla hemen koşmuşlar, kendileri için kurulan alana. Bayramın neşesini doyasıya yaşıyorlar. Bayram, bize verilen bir hediye. Yetişkinlerin de bayramın kıymetini bilmesi dileğiyle...
Yedikıta Dergisi - Sayı 188 (Nisan 2024)
Yedikıta Dergisi - Sayı 188 (Nisan 2024)
27. Gün
Bugün Selimiye Camii'deydik. Sakal-ı Şerif ziyareti de yaptık.. Çağlar ötesinden çıkıp gelen, bu güne, bu heyecana ve sevgiye şahitlik eden peygamberimden bir parça.. Hiç bitmeyen bir sevgi ararsanız ümmetin kalbindeki peygamber sevgisine bakın.. Rabbim şefaatine nail eylesin.. âmin.. (İkinci fotoğraf Hazreti Fatıma annemizin örtüsü🥹)
Reklam
İnan Selimiye'nin minareleri gibisin Her seferinde başka yoldan çıkılır nirvanaya
İş bankası yayınlarıKitabı okudu
"Kısıklı tramvayı, Selimiye'deki makastan ayrılırdı. O da bir süre mezarlıkların arasından geçtikten sonra Bağlarbaşı'na çıkardı. Son durak ise Kısıklı idi. Şimdi otobüs durağının olduğu yerde tramvay durağı vardı. Köşede şimdi de duran bahçeli kahvenin yanındaki dik yokuş, Çamlıca Tepesi'ne çıktığı için orada piknik yapanlara en uygun araç, Kısıklı tramvayı idi."
368 syf.
6/10 puan verdi
·
7 günde okudu
okumaya başladığınızda selimiye'den sabahın beşinde bir balıkçı teknesine binmişsiniz de pat pat pat sesleriyle denize açılmışsınız gibi hissedersiniz. yanınızda da en sevdiğiniz dostlarınız ile birlikte muhabbettesinizdir. gözlerinizi kapadığınızda türlü çiçeklerin kokuları burnunuzda... bu dünyada ölümsüz olmanın 'ölmez ağacı' dikmek olduğunu öğrenirsiniz. yolda yürürken kalkmış kaldırım taşlarının altına bakarsınız bir kumsal bulmak umuduyla... kitabı okurken pencereniz açık olsun kim bilir bakarsınız odanıza bir kuş girer. unutmadan halikarnas balıkçısının dediği anlamda bir merhaba olsun hepinize....
Babam Beni Şahdamarımdan Öptü
Babam Beni Şahdamarımdan ÖptüOzan Önen · Destek Yayınları · 2017863 okunma
Bu yaşına kadar ne öğrendin derseniz, devam etmeyi öğrendim. En en tepede bir kaya vardı. Ondan sonrası inişti bence. Sonrasını göremesem de, bütün görkemiyle tepeden bize bakan kayanın müjde vereceğinden emindim. Adını Umut Kayası koydum. Ne zaman geriye baksam, kat ettiğimiz yola inanamıyor, kayaya az kaldı diyordum. Dağ bana, kat ettiğim yolla
Sayfa 204 - Doğan NovusKitabı okudu
Sultan İkinci Selim Han,
Edirne Selimiye Camiini inşaa ettirdi. Ayasofya'nın tamire muhtaç istinad duvarını tahkim ettirerek günümüze kadar gelmesini sağladığı gibi, iki minare ekledi ve yanına iki de medrese yaptırarak külliye hâline getirdi...
Sayfa 74
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.