Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
Peyami Safa'dan okuduğum üçüncü kitap ve üç kitapta da
Safa'nın gözlem yeteneğine hayran kaldım.
Sözde Kızlar okurken, olayın bir kurgu örgüsünden ibaret olduğuna inanmadığım zamanlar olmuştu. Kitap okumuyor da film izliyor gibiydim. Keza
Selma ve Gölgesi de öyle oldu.
Safa kurguyu gerçeğe yedirmenin sihirli bir yolunu bulmuş adeta.
Kitap incelemelerimde genelde spoiler vermemeye dikkat ederim. Onun için kitap içeriği hakkında bilgi vermeyeceğim ancak Selma'nın karanlık tarafı kitabın başlarında tahmin edilebilir, tecrübeli okurlar tarafından.
Gerilim ve polisiye tarzında (kitapta çok olmasada) kitaplardan hoşlanan okurlara şiddetle tavsiye ederim.
Uzun soluklu okumalardan sonra durak olabilecek bir kitap.
Şimdiden iyi okumalar.
Selma ve GölgesiPeyami Safa · Alkım Basım Yayın · 20172,852 okunma
İnşallah ileride çocuklarım olursa hususi olarak Kızıldağ Yaylasına götürüp gezdirmeyi çok istiyorum. Çünkü benim tüm çocukluğum neredeyse orda geçti. Kışın sokağa çıkamazdık, biz küçükken hala mahallede PKKlılar istediği gibi eylem yapabiliyordu. Biz de yazın yaylaya çıkar bastırılmış çocukluğumuzu orda yaşardık. Festival günlerinde su satardım,
Merhabalar, öncelikle herkesin Ramazan Bayramı’nı kutlarım. Rabbim daha nice bayramlara ve Ramazanlara hayırlısıyla kavuşmayı ve hakkıyla istifade edebilmeyi nasip etsin inşallah.
Fark eden okurlar olmuştur belki, bir süredir Mehmed Akif üzerine okumalar yapıyorum. Bu süreç bilinçli bir program dahilinde de olmadı. İsmet Özel “Kitaplar insanı
İlhan Arsel’le cahiliye dönemine gidip dönem hakkında yanlış fikir sahibi olabilmek için çok ideal bir kitap. Alternatif tarih arıyorsanız el kitabınız olabilir. Birkaç iddiayı örnek olarak vereceğim.
İlhan diyor ki, kız çocuklarını gömmek yaygın değildi kız çocuklarının doğuşunu talihsiz saymak gelenekte yoktu. Dakika bir gol bir. Evet her evde
Erciş ovasının insanı nefessiz bırakan manzarasına karşı gri duvarlarıyla, kör susuz kuyular gibi içindekileri unutturan, bir okul lojmanında başlıyor hikaye.
Metin ve Selma üniversite de tanışıp aşık olan sonrasında evlenip Metin öğretmen olduğu için o şehirden bu şehire taşınıp duran, üç çocuk yaparak talihsizliklerini kendi elleriyle
Peyami Safa'dan okuduğum ikinci kitap. Kitaplarında en sevdiğim şeyler ruh tahlilleri oluyor genelde. Karakterlerin zaman içerisinde geçirdikleri gelişimi çok güzel okuyucuya aktardığını düşünüyorum. Dil canbazlıkları da cabası okumaya başladıkça kelimelerin büyüsüne kapılıyorum ve beni o kelimeler arasında bir gül bahçesine konuk ediyor.
Halil Cibran'dan Orta Doğu'da kadın olmak üzerine adeta şiirsel bir dilde yazılmış harika bir roman. Sevgiyi, acıyı, ölümü, kaderi ve özlemi anlatırken o kadar naif kelimeler seçilmiş ki hikayenin acısına rağmen yazarın anlatımına da hayran kalmamak elde değildi.
Kitapta ana karakter Selma Karami'nin varlıklı bir ailenin kız çocuğu olmasıyla başına gelen ve halen günümüzde bile devam eden toplum baskısı ile insanın toplumdaki yeri çok güzel işlenmiş.
"İnsan toplumu yetmiş yüzyıldan beri, yüce ve edebi yasaların anlamını artık kavrayamayacak kadar kokuşmuş yasalara boyun eğdi. Artık mumların cılız ışığından başka bir ışık görmemeye alışan insanın gözleri güneş ışığına bakamaz oldu" demiş yazar ve yine bu baskıcı toplum için eklemiş:
"Zindanın duvarlarını yıkabilecek olan, ama bunu yapmayan mahkum bir korkaktır."
Aşkı için kendinden bile vazgeçen Selma Karami ve onu buna zorlayan toplum...
Siz, isimsiz adam, bu mezara benim kalbimi de gömdünüz...
Kırık KanatlarHalil Cibran · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20189,5bin okunma
Son zamanlarda okuduğum kurgu içerikli eserler bende bir türlü yeterli tatmini oluşturmadı. Ya okumayı bırakacaktım ya da bir Necip Fazıl okuyup okuma buhranından çıkacaktım. Seçimimi tabiki Necip Fazıl'dan yana kullandım. Sonuçtan da oldukça memnunum.
Kitabımız Necip Fazıl'ın tiyatro tarzında yazdığı 80 sayfalık kısa ve oldukça akıcı bir eseri.
Keşke beni de Nihad gibi biri sevse dedirten kıymetli kitap... Selma olmayı hiç bu kadar istememiştim.
Her ne kadar bu kitap için hakkını vererek inceleme yapamayacağımı düşünsem de şansımı deneyeceğim. Son zamanlarda okuduğum kitaplar arasındaki favorim oldu. Kitabı 1 saate yakın bir sürede bitirdim. Bu 1 saat içerisinde o kadar duygusallaştım ki anlatamam. İnanılmaz bir duygu yoğunluğu yaşadım. Ve size tarif edemeyeceğim hisler içine gömüldüm. Beni çok etkileyen bir kitap oldu. Ayrıca Necip Fazıl'dan okuduğum ilk kitaptı. İyi ki de ilki bu olmuş. Lisede bir ödevim için Necip Fazıl'ın hayatını araştırmıştım. Bu kadar zorluklar yaşayan bir adamın bu kadar duygusal bir pencereden yazması çok da şaşılası değil aslında. Kısa ve öz cümlelerle okur nasıl etkilenir diye merak ediyorsanız, bu kitabı mutlaka okuyun.
DepremNecip Fazıl Kısakürek · Büyük Doğu Yayınları · 2009296 okunma
" Onu öyle çok özlüyorum ki canım ciddi şekilde yanıyor."
*SPOİ
Kitabın kesinlikle incelemelerini okumayın, dehşet spoiler yiyebilirsiniz. Ben rastgele elime aldım ve sadece iyi bir kitap mi diye baktım fakat bakmaz olaydım. Şuan kitabın kaba taslak tadını alabiliyorum. Pakistan'lı bir kızımızın yaşadığı zorlukları anlatan bir kitap
Yakup Kadri Karaosmanoğlu , 1934 yılında yayımlanan Ankara romanında üç farklı Ankara portresi çizer. Birincisi, başkent olma aşamasındaki Ankara’dır. İkinci Ankara, genç Cumhuriyet’in Ankara’sıdır. Bu Ankara’yı yazar rağbet gören ideolojik yaklaşımların tersine, toplumsal gerçekçi bir hassasiyetle yansıtır. Üçüncü Ankara ise gelecekteki bir zamanın ütopik Ankara’sıdır. Yazar, özlediği, düşlediği ve yakın gelecekte umduğu Ankara’yı ütopyası aracılığıyla okuyucuya sunar.
Romanda, Ankara'nın yukarıda bahsedilen üç ayrı dönemdeki durumu anlatılır. Yazar bu kitabında, Ankara'dan yola çıkarak Türkiye'deki sosyal gelişimi yansıtmaya çalışmıştır. Romanın kahramanı Selma Hanım, bu üç dönemi birbirine bağlar. Selma Hanım'ın özel hayatında yaşadığı maceralı üç ayrı dönem, Ankara'nın da üç ayrı dönemini yansıtır.
Ankara'nın ilk yılları hakkında detaylı bilgi almak içinde okunabilir. Ankara'nın başkent oluşunun ilk yılları da ayrı bir karakter olarak düşünülebilir.
Nobel Edebiyat Ödülü, 1901 yılından beri verilmekte olup tarihte yedi kez savaşlar nedeniyle verilememiştir. Ödülü alan ilk kadın yazar İsveçli Selma Lagerlöf olup 1909 yılında ödüle hak kazanmıştır. Bu ödülü en çok 15 kez ile Fransızlar kazanmış olup Afrikalı bir yazarın kazanabilmesi ancak 1986 yılını bulmuştur. (Wole Soyinka - Nijerya) Tarihi boyunca pek çok tartışmanın konusu olan bu ödül, kitaba değil yazara verilmektedir. Yazarımız Orhan Pamuk ise bu ödülü 2006 yılında kazanmıştır.
Videoda Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan Sully Proudhomme, Rudyard Kipling, Rabindranath Tagore, Romain Rolland, Knut Hamsun, Thomas Mann, Luigi Pirandello, William Faulkner, John Steinbeck, Ernest Hemingway, Albert Camus, Jean Paul Sartre, Ivo Andric, Heinrich Böll, Elias Canetti, Gabriel Garcia Marquez, Claude Simon, Necip Mahfuz, Octavio Paz, Nadine Gordimer, J.M. Coetzee, Mario Vargas Llosa, Jose Saramago, Günter Grass, Herta Müller, Mo Yan, Svetlana Aleksiyeviç, Olga Tokarczuk, Louise Glück gibi yazarlardan bahsedilmiştir.
2021 ödül tahminlerindeyse Kanadalı şair Anne Carson ve yazar Margaret Atwood, Guadeloupe asıllı Fransız yazar Maryse Conde, Rus yazar Liyudmila Ulitskaya, Kenyalı yazar Ngũgĩ wa Thiong'o, Japon yazar Haruki Murakami ve Çinli yazarlar Yan Lianke ile Yu Hua'dan bahsedilmiştir.
Nobel Edebiyat Ödülü'nden bahsettiğim ve 2021 yılı ödülü için tahminleri belirttiğim videoyu izlemek için: youtu.be/2aulYpxflAQ
Dünya edebiyatında özellikle 19. yüzyılın başlarından itibaren kadın yazarlar boy göstermeye başladılar. İçlerinde George Eliot (Mary Ann Evans) gibi takma ad olarak erkek ismi kullanmak zorunda kalanlar olsa da bu yüzyıl içinde çok önemli eserler verdiler. 20. yüzyılın başından itibarense pek çok kadın yazar edebiyatın değişen yüzünde başat rol