Berâ bin Âzib radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi kırmızı renkli bir elbise içinde görmüştüm; ben hayatımda ondan daha güzel bir varlık görmedim.
Sayfa 61Kitabı okudu
Şu'be bin Haccâc çok namaz kılar, fakirleri çok sever, bol bol sadaka verir ve zâhidâne yaşardı. Bir talebesinin üzerinde dikkatini çeken bir gömlek gördü ve ona gömleği kaça aldığını sordu; sekiz dirheme aldığını söyleyince Şu'be onu şöyle uyardı: ”Yazık sana! Sen Allah'tan korkmaz mısın? Dört dirheme bir gömlek alsaydın. Kalan dört dirhemi de bir fakire sadaka verseydin senin için daha hayırlı olmaz mıydı?"
Sayfa 62Kitabı okudu
İbnü'l Münkedir, ayağının altında cennet olduğunu bildiği annesinin yanında yüzünü yere koyar, sonra da ona:"Anne! Kalk da ayağınla yanağıma bas!" derdi.
Sayfa 241Kitabı okudu
Emevi halifesi Hişam ibni Abdilmellk, Kâbe'de Sâlim'i gördü ve ona:
“İhtiyâcın olan şeyleri benden iste!" dedi.
Sâlim:
"Allah'ın evinde O'ndan başkasından bir şey istemeye hayâ ederim.” diye cevap verdi.
Kâbe'den çıktıklarında Hişâm teklifini yineledi:
"İhtiyâcın olan şeyleri şimdi söyle!" dedi. Sâlim:
"Dünya ile ilgili olanları mı, yoksa âhiret ile ilgili olanları mı soruyorsun?" dedi.
Halife:
”Dünya ile ilgili ihtiyaçlarını." deyince Sâlim ibni Ömer ona şu cevabı verdi:
"Vallahi ben dünyayı ona sahip olandan istemiyorum; ona sahip olmayandan nasıl isterim!"
Sayfa 245Kitabı okudu
Hz. Âişe radıyallahu anhânın söylediğine göre Resûlullah Efendimiz'in evinde hiçbir şeyden iki çift bulunmazdı, bu sebeple onun gömleği de bir taneydi.
Sayfa 254Kitabı okudu
Muâviye bin Kurre'nin hikmetli sözlerinden biri şöyledir:" Ben ashâb-ı kirâmdan yetmiş kişiyle görüştüm. Şâyet bugün onlar sizi görebilselerdi, ezân dışında sizin Müslüman olduğunuzu gösteren bir alâmet bulamazlardı."
Sayfa 260Kitabı okudu
Az yemenin faydaları
Az Yemenin On Faydası İmâm Gazzâlî’nin bu konudaki şu tavsiyelerini hatırlayalım:
1. İnsan açken kalbe ve beyne fazla kan hücumu olmadığı için düşünme gücü artar; anlayış ve seziş kabiliyeti gelişir. Sürekli tokluk, tembellik doğurur ve kalbi köreltir; çabuk anlama ve kavrama kabiliyetini kaybettirir.
2. Az yemek ve açlık, kalb yumuşaklığı ve
Resûlullaha ittibâ
Sünnete son derece bağlı olmasıyla bilinen İbnü Ebî Zi'b, bir defasında bir akrabası öldürülen kimsenin kâtilden ya diyet alacağına veya kısas yapacağına dair hadisi rivâyet etmişti.ı O sırada yanında bulunan ve daha sonra bu hadisi kendisinden rivâyet edecek olan Ebü Hanîfe bin Simâk ona:
“Sen de aynı görüşte misin?" diye sordu. Böyle bir soruyu son derece yadırgayan bu büyük muhaddis bağırarak onun göğsünü yumruklamaya başladı; canını iyice yaktıktan sonra ona şunları söyledi:
”Ben, sana Resülullah sallallahu aleyhi ve sellemin hadisini rivâyet ediyorum, sen bana aynı görüşte olup olmadığımı soruyorsun. Evet aynı görüşteyim. Aynı görüşte olmak hem benim üzerime hem de bu hadisi duyan herkesin üzerine farzdır. AllahTeâlâ insanlann arasmdan Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemi peygamber olarak seçti. Onun vâsıtasıyla ve onun eliyle insanlara doğru yolu gösterdi. İnsanlar ister istemez ona ittibâ etmek zorundadır. Bir Müslümanın yapacağı başka bir şey de yoktur."
Sayfa 329Kitabı okudu
Ca’fer-i Sâdık’ın pek güzel sözleri vardır. Bu sözlerden biri şudur:
”Takvâdan daha değerli bir azık, süküttan daha güzel bir şey, cehâletten daha zararlı bir düşman, yalan söylemekten daha beter bir dert yoktur.“
Sayfa 387Kitabı okudu
Zülfikâr'la ilgili olarak halk dilinde meşhur olan bir söz vardır:
"Yiğit dediğin Ali, kılıç dediğin Zülfikâr gibi olur."
Sayfa 401Kitabı okudu
Fahr-i Kâinât Efendimiz'in şüpheli konulardan sakınmaya dair hadîs-i şerîfi
“Şüpheli konulardan sakınanlar, dinini ve ırzını korumuş olur. Şüpheli konulardan sakınmayanlar ise, tıpkı sürüsünü başkasına ait bir arâzinin etrafında otlatıp da her an oraya girme tehlikesi bulunan çoban gibi harama dalar.” (Buhârî, Îman 39, nr. 52, Büyû' 2, nr. 2051)
Sayfa 461Kitabı okudu
Huzeyfe İbnü'l Yemân Radıyallahu Anh
Hadisimizin sahâbî râvisi Huzeyfe ibnü'I-Yemân (v. 36/656), ”Peygamber Efendimiz'in sırdaşı” olarak bilinir. AIlah'ın Elçisi ona hem ileride olacak bazı fitneleri, hem de münâfıkların adlarını bildirmiş, o da bu bilgileri kimseye söylememek suretiyle gerçek bir sırdaş olduğunu göstermiştir. İşte bu sebeple Hz. Ömer onu dikkatle tâkip eder, onun kıldığı cenâze namazlarına katılır, cenâze namazını kılmadığı kişilerin münâfık olabileceği düşüncesiyle o da onların namazını kılmazdı.
Huzeyfe ibnü’l-Yemân, Hz. Ömer devrinde Medâin vâliliği yaptı; İran fetihlerine katıldı; Hemedan, Rey ve Dînever şehirleri onun kumandanlık yaptığı savaşlarda fethedildi.
Hz. Huzeyfe bu görevleri sırasında, devlet hazinesinden günlük yiyeceğinden ve atının yeminden başka bir şey almadı. Huzeyfe görevini tamamlayıp Medine’ye dönerken, Hz. Ömer onun geçeceği yol üzerinde bir yerde gizlendi ve yanında ne gibi dünyalıklar getirdiğini görmek istedi. Onun gittiği gibi geldiğini, yanında hiçbir dünya malı olmadığı görünce onu kucakladı ve ”Sen benim kardeşimsin, ben de senin kardeşinim.”diye muhabbetini dile getirdi.
Huzeyfe ibnü'I-Yemân hicretin 36. yılında vefât edeceği sırada ”Allahım! Seni sevdiğimi biliyorsun, sana kavuşmamı mübârek eyle!" diyerek ruhunu teslim etti.
Allah ondan râzı olsun.