Altın Buzağı
Musa üç tektanrılı dinin inananları için İbrahim'den bile daha uygun bir rol modelidir. İbrahim ilk resul olabilir ancak eğer Yahudiliğin ve ondan türeyen dinlerin fikri kurucusu olarak birisinden bahsedilecekse o kişi Musa'dır. Altın buzağı olayı bölümünde, Musa Tanrıyla sohbet etmek ve Tanrının oyduğu taş tabletleri almak için ücra
Sen realizm nedir biliyor musun? Realizm Emile Zola’yla birlikte ölmüştür. Edebiyat... Sembolizm demektir./Syf.62
Reklam
"Yeryüzü insana mescit kılınmıştır."buyruldu. Çok güçlü bir sembolizm var burada. Çünkü yeryüzü mescitse kutsaldır.
Sanat
Eril "sanatsal" amaç, iletişim kurmak olmayıp (erilin içinde hiçbir șey olmadığından söyleyecek bir şeyi de yoktur) hayvansılığını saklamak olduğundan sembolizm ve belirsizliğe ("derin mevzu") sığınır.
...Ceme başlamadan önce cemde bulunan canların birbirinden razı olması gerekir. Cem ibadeti esnasında birbirleriyle kırgın olan kişiler bulunuyorsa, bu kişiler birbirleri ile olan kırgınlıklarından vazgeçmeden Cem ibadeti başlamaz...
Təsvirlərini sevdim.
"dağlardaki ve zirvelerinin arasından bir anlığına görünen hareli göğün davetkar denizindeki kötücül gizemin izleri, kelimesi kelimesine açıklanamayacak, çok girift ve nazik bir konuydu. Daha çok belirsiz bir psikolojik sembolizm ve estetik çağrışım meselesiydi - egzotik şiirler ve resimlerle, hatta sakınılan ve yasaklanmış ciltlerde gizlenen arkaik mitlerle karışmıştı. Rüzgarın nakaratı bile, bilinçli bir habisliğin özgün ezgisini taşıyordu ve her yerde mevcut olan yankılı mağara ağızlarını yaladıkça bir an için o bileşik ses, geniş yelpazeli değişik bir müzikal ıslık, ya da bir ötüşü barındırıyormuş gibiydi. Bu sesin içinde belirsiz bir tiksintinin anısı vardı ve diğer karanlık izlenimler kadar karmaşık ve benzersiz idi."
Sayfa 57 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Kehf- mağara= ana rahmi =kadın = yeniden doğuş
“Kur'an'da mağara, ğâr ve kehf kelimeleriyle mağara özelliği taşıyan mekanlar dile getirilir. Ashab-ı Kehf kıssasında birçok kez tekrarlanan "kehf' kelmıesi,^° normalinden daha geniş olan mağaraya verilen isimdir. Mağaranm küçük olamna Arapça'da "ğâr" adı verilir. Kehf, aynı zamanda dağda oyulmuş ev anlammdadır. "Fulânun kehfun", falan kimse sığınılacak kişidir demektir. İnsanlar birisine sığındığında ve kendisine sığınılan da onların sorumluluğunu, korumasmı üzerine aldığında, "fulânun kehfu ehli'r- rayb" denir. "Kehfe" kelimesi kadm ismi olarak kullamimıştır." Kur'an'da mağara sembolizmini anlatmak için "kehf' kelimesi seçilmiştir. Kehf in, normalinden büyük bir mağara olması, bu sembolle anlatılmak istenen olgunun sımrlanmn genişliğini gösterir. Kehf kelimesiyle hem korunaklı bir yere hem de güçlü bir kimseye sığınma anlamı dile getirilir. İnsanlar bu sığınma işini maddi ve manevi varlıklarını sürdürebilme amacıyla yaparlar. Sembolizm olarak kehf de, süreklilik ve sonsuza dek var olmak için başvurulan bir merci olabilir. Bu anlamda bir mü'minin, fizik ötesi bir âlemde varlığım devam ettirme ve metafizik bir güce dayanma eğiliminden söz edebiliriz. Anne rahmi inşam yeni bir hayata hazırlayan mağara gibidir. Bu yüzden, "kehfe" kelimesinin kadm ismi olarak kullanılması dikkat çekicidir.“
Rüyaları anlamak 19. yüzyılın sonundan beri psikanalitik teori ve pratiğin odağı olmuştur. Freud Rüyaların Yorumu adlı kitabında bir rüyanın esas içeriğinin gizli anlamını ortaya koyabileceğini ileri sürer. Tüm rüyaların arzuların bir tatmini olduğuna inanır. Psikoterapist bir rüyayı anlamaya çalışırken çoğu zaman bir önceki günün rüyayı tetiklemiş olabilecek olaylarını araştırır. Ancakrüyanın asıl içeriği genelde yılların deneyimiyle ve korku, öfke, kaygı, suçluluk vs gibi bastırılmış duygularla yanıltıcı, gizli ya da çarpıtılmış niteliktedir. Bu çarpıtmalar çeşitli formlara bürünebilir. Yoğunlaşma; rüya birkaç fikri veya deneyimi temsil eder. Yerdeğiştirme; rüya kişinin kabul edilemez duygu veya arzularını daha kabul edilebilir olanlara doğru kaydırır. Sembolizm; rüyadaki bir olay veya karakter önem taşıyan başka bir şeyi temsil eder.
GENÇ ŞAİRLERE ÖĞÜTLER
Bu çalışmanın değişik yerlerinde Joachim du Bellay, Nerval, Charles Baudelaire ve Mayakovski gibi dört önemli şair ve kuramcının genç şairlere öğütleri yer aldı. Onları bir araya toplamakta yarar var. Bunlara, Dağlarca'nın öğütlerini ve gerek şair, gerek şiir araştırmacısı olarak elli yıla yakın bir süre şiir üstüne çalıştığım için, kendi
Sayfa 633
Peyami Safa
Sembolizm henüz doğuyor ve tesirleri bizim tarafa kadar gelemiyordu. Ne Edebiyatı Cedide, ne de ondan sonrakiler ve şimdikiler, Mallarmé’yi, Rimbaud’yu, Valéry’yi anlamadılar, sevmediler, tanımadılar. Yalnız Ahmet Haşim, aydınlık bir sembolist olan Henri de Régnier’yi andıran bir şiir getirdi ve Baudelaire'le Emile Verhaeren’i hatırlatacak tarzda, bazı genç şairlerimiz, birsamlı veya hayaletli şiir diye tercüme edebileceğimiz «poésie hallucinée» yi edebi nevilerimiz arasına sokmaya çalıştılar.
Reklam
"Sembolizm durum ya da örneklerini tartışırken karşılaşacağımız ilk zorluk, sembolize edilen şeyin tam olarak ne olduğunu keşfetmektir."
"Sembolik geçiş, sembollerin karşılıklı ilişki içindeki anlamlarını, onların sıfatlarının bir kısmını veya veya tümünü kapsayacak şekilde kullanır ve böylece bu anlamları -bilginin, duygunun ve amacın unsurları olarak- belli bir etkinlik yoğunluğuna -yani anlamların, kendi başlarına kaldıkları zaman hak edebileceği ya da hak edemeyeceği türden bir etkinlik yoğunluğuna- ulaştırır. Sembolizmin objesi, sembolize edilen şeyin önemini arttırmaktadır."
"Sembolizm, işlemeyen lüzumsuz bir hayâl ve çökmüş bir dejenere olma durumundan ibaret değildir: O, insan hayatının kendi iç yapısında bulunan [yani onun tabiatında, veya, daha doğrusu, onun tabiatı olan] ve ona ait olan bir şeydir."
"Sembolden hoşlanırız, fakat aynı zamanda anlama da nüfuz ederiz. Semboller, anlamlarını kendileri yaratmazlar: Anlam, bize reaksiyon gösteren aktüel ve etkin varlıklar şeklinde, bizim için kendi adına vardır. Fakat bu anlamı bizim için semboller keşfeder. Bu keşif işini onlar yapar çünkü canlı organizmaların çevrelerine adaptasyonları sürecinde tabiat onlara sembollerin kullanımını öğretmiştir."
Müziğin renklerini görebilmek
, "Kişinin müzik çaldığında renkleri duyup tatları canlandırabilmesi durumuna ne denir? A. Sentez B. Sembiyoz C. Sineztezi D. Sembolizm Sırıttım ve C’ ye bastım.Bu sadece Bayan V’nin kelime kartlarındaki bir kelime değildi, bu bendim!
Sayfa 192Kitabı okudu
868 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.