AŞK + TARİH + KÜLTÜR = SEMERKANT
Kitabın adını duymayan kalmamıştır. Okuyucu kitlesinin de oldukça fazla olduğunu da tahmin etmek zor değil. Bu kadar gözde olan bir kitabın herkes tarafından sevildiğini de ufak bir araştırmayla görmek mümkün. Fakat kitabın başından sonuna kadar bir Türk okuyucu olarak yazarın tarih anlayışının taraflı olduğunu hemen hissediyorsunuz. Bu taraflılık
Ömer Hayyam, Nizamülmülk ve Hasan Sabbah üçlemesine birde Titanic eklenince muazzam bir kitap çıkmış ortaya.
Kitap icerisindeki olay örgüleri; dünyayı gözlemleyen Ömer Hayyam ve rubaileri, o dünyayı tam bir siyaset adamı edasıyla yöneten Nizamülmülk ve aynı dünyaya dehşet saçan ve zehir gibi zekasıyla haşşaşiyûn cennetini kuran Hasan Sabbah'ı okurken tarihi birebir yaşıyor gibi oluyorsunuz..
Semerkant'tan uzun bir süre sonra Amin Maalouf'un okuduğum ikinci kitabı. Kitaba başlar başlamaz içine çeken bir dile sahip. Osmanlı'dan da ögeler bulunuyor kitapta. Dili gayet akıcı ve betimlemeler kıvamında kullanılmış. Konu da sürükleyici. Etkilendiğim ve zamanım olursa yeniden okumak istediğim kitaplar arasında yerini aldı.
İran
#k:Tarafsız okumakta epey zorlandığım bir kitap oldu. Türk tarihine dair kötü duygular beslenmesi ve ABD hayranlığının göze çarpması her ne kadar rahatsız etse de İran tarihine ve Hayyamın hayatına ışık tutması bakımından mükemmel bir eser.
12. yüzyıldan başlayıp 20. yüzyıla kadar kadar uzanan tarihsel gerçeklikliğin ağır bastığı ancak kurguya da yer verilen bir eser.
Kitapta ana konu Ömer Hayyam ve rubaileridir. Hayyam'ın hayatı ve şiirleri baz alınarak pers coğrafyasının geniş tarihi de anlatılmıştır.
Kitabın ilk bölümünde Ömer Hayyam'la birlikte Selçuklu Devletinin büyük veziri Nizamülmülk ve Alamut Kalesinde Haşhaşi tarikatını kuran Hasan Sabbah'ın yaşamı anlatılır.
İkinci kısımda ise Ömer Hayyam'ın el yazması eserine ulaşmak isteyen bir Amerikalı'nın İran Devrimine tanıklık etmesi ve devamında Titanic' in batışıyla son bulan bir maceraya tanıklık edilir.
Tarihi bilgi açısından oldukça doyurucu bir eser. Yüzyıllar arasında geçiş ise gayet başarılı bir şekilde yapılmış ve olaylar birbirine gayet güzel şekilde bağlanmış. Kitabın ilk bölümü çok akıcıydı, ikinci bölümde ise siyasetin getirdiği karışıklıktan kaynaklanan bir yavaşlama olduğu kanısındayım. Yazarın okuduğum ilk eseriydi ve diğer eserlerini okuma konusunda "Semerkant" oldukça pozitif bir etki yarattı.
Savaşlar, işgaller ve bitmek tükenmek bilmeyen yağmalarıyla "Şehirlerin Şahı" sayılan Semerkant...
Devlet tecrübesi, ileri görüşlülüğü ve büyük siyasi başarılarıyla Nizamülmülk...
Üst düzey zekasıyla, ince siyasetiyle, dünyanın ilk teröristi kimliğiyle, tüm inandırıcılığı ve ikna kabiliyetiyle Hasan Sabbah...
Astronomi, matematik ve felsefe alanlarındaki bilgisiyle dönemine ışık saçan İran'ın büyük şairi Ömer Hayyam...
Kütüphane yangınlarının ateşinden Titanik'in soğuk sularına sürüp giden bir maceraya konu alan bir kitap, Rubaiyat...
Yitip gitmenin hikayesi.
Tarihe iz bırakmış bu kişilerin hayatını kesiştiren, onları karşı karşıya getiren ve tarihe bir iz de kendi bırakan Amin Maalouf'un başucu eseri, Semerkant. Son sayfasına kadar gizemini koruyan, olaylar silsilesi ile insanı kendine hayran bırakan oldukça başarılı bir kitap.