Bir toplum benzerlikten, monotonluktan, tekrarlardan değil; sentezlerden, yeniliklerden, dinamik ve demokratik bir ritimden beslenir. İnsan, şu hayatta bir şey öğrenecekse şayet, kendisine benzemeyenden, kendisi gibi olmayandan öğrenir.
''Ölene kadar seveceğim'' yemini ne kadar temelsiz aslında, boş bir dayatma. Şu anı bilebiliriz sadece, koca bir ömre dair edilen her taahhüt, özünde zorlama...
Nedendir bir türlü değişemeyişimiz? İnatla aynı kalmalarımız? Tekrarlarımız, hayatı sarmal bir halinde yaşamamız. Senebesene benzer öfkeleri, hasetleri, kırgınlıkları boynumuzda halka gibi taşımamız? Döne döne tıpatıp aynı hataları yapmamız, yanlış insanlara aşık olmamız? Neden ?
Ben bu yazıyı oğlan annelerine yazıyorum, özellikle onlara. Ne olur biraz daha dikkat. Evlatlarımıza şunu öğretemiyorsak bir yerde hata yapıyoruz. ''Gördüğün ve tanıştığın her kadına eşit davran, insanca, ezmeden, tıpkı kendi kız kardeşine davranılmasını istediğin gibi ya da kendi annene.''