Leyla; aşk bir yokluk deniziymiş, öyle derler yani. Ve biz seninle işte o denizdeydik. Sonra sen gittin. Sen gidince ben dibe daldım. Sonra işte çıkmadım bir daha. Ordayım yani hâlâ. Hatta belki boğulmuş bile olabilirim.
Başlamadan biten bir oyun bu, güldürmeyen, ağlatmayan bir oyun. Kader bazan çok ahmak bir rejisör. Biz de rollerimizi beceremiyoruz galiba. Güller ıtır olur dağılmadan. Acılar hatıralaşınca güzelleşir. Şair, "kendi rüyamı çaldım kalbinin boşluğunda" diyor. Rüyalarımızı çalacak gitar? Işığa borcumuz yok, o bizim için doğmuyor ki, güneş bizi ısıttığının farkında bile değil, ırmağa teşekkür borçlu değiliz. Şükrün bir şuurun, bir niyetin, bir fedâkârlığın aksi sedasıdır. ? Şair, "ben kadehimi diktiğim zaman ziyafet sona erdi, şarap kalmışsa uşaklar içsin", diyor. Boş bir kadehi dudaklarına götürmek. Hazin olan bu. Kadehte bir cür'a* bile yok. Hatta kadeh de yok ortada. Hem kadeh, hem bade, hem bir şuh sakidir gönül. İçtiğin hayal kadehindeki rüyalarındır. Neden bu rüyaları sen de görmedin? Yaşamak yaralanmaktır. Yaralanmak da güzel.
"Demek ki bunu kararlı bir şekilde reddedeceğiz, bundan böyle amacımız sırf güzellik olacak, yani sadelik, büyüklük ve yeni bir ahlak, ikinci olarak ise masumluk ve biçim. Fakat biçim ve masumluk, Phaidros, insanı sarhoşluğa ve ihtirasa götürür; erdemli kişiyi, kanındaki soylu iffetinin alçakça bulduğu korkunç duygu cinayetlerine bile sevk eder, uçuruma, evet bunlar da uçuruma sevk eder. Biz şairleri oraya götürürler, diyorum çünkü kendimizi yüceltmek elimizde değil bizim, biz sadece azmasını biliriz. Şimdi ben gidiyorum, Phaidros, sen burada kal; beni gözden kaybedince sen de kalkar, gidersin!"
20.04.2024
Son günlerde akışa bıraktım biraz. Hayatı, kendimi, bizi...
Biz derken ağız alışkanlığı işte! Yoksa ben de anladım artık sende bir biz olmadığımızı. Kaç saat bakıştırdı beni bu kabulleniş elimde kalemim, önümde kağıdım ve kalbimdeki sen ile...
Hani umutsuz yaşanmazdı! Öyle söylemiş büyük şairler, yazarlar!
Ben zıttına inandım bugün. Sanırım umutsuz da yaşamalı. Umut bir ilaç demişler ya! Fazlası intihar... Seni ve beni yorar.
Kaç kere veda ettim ben hislerime ama kaç kere de döndüm geriye.
Bu defa söz veriyorum kendime. Bana verilen değerin biraz olsun fazlasını kimselere vermeyeceğime. Bilirsin.
Söz namustur bizde!
Olanı olmasını istediğim şekilde gördüğümdendi belki de bitmeyen umudum.
Ne zaman ki gerçekler bir tokat gibi çarptı yüzüme...
O zaman anladım ki vakit geldi.
Gidilmeli.
Keşke değil iyiki ve en!..
Kübra F. Demir
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar