Kendini büyütmek zorunda kalan,
“anneli öksüzler ve babalı yetimler” ordusunun iki hırpalanmış çocuğu Deniz ve James…
Biri kenar mahallenin kenarı Seyrantepe çocuğu, diğeri Londra Streatham’ın…
Onlar, “devrilerek evrilen” çocuklar…
Aile içi şiddetin törensel bir hiyerarşiyle uygulandığı, yoksulluk tanımını yaparken dahi “yoksul” kelimesinin yokluğu anlatmaya aciz kaldığı, “bakan kör duyan sağır” ların hiç yaşanmamışçasına sümen altı ettiği cinsel istismar mağduru, dünyaya getirilmiş ve ilgilenilmemiş hayatlardan sadece ikisi..
Yazar gerçek yaşam hikayelerinden ilham alarak yazdığı bu muhteşem romanını, Türkiye’de ve dünyada yaşanan siyasi, politik, ekonomik gündemin nabzını da tutarak yazmış.
İç içe geçmiş, iki ayrı öykü…
Hayat, karma, tesadüf, tevafuk, inanç, sevgi ve umuda dair…
Birbirlerinin yazgısına dahil olarak birbirinin yazgısı olan bu iki ruhun öyküsünü okurken
Mevlana’dan, “Ben senim, sen de bensin” deyişiyle, Sanskritçe, “Ben O'yum veya O Benim" anlamına gelen Hindu mantrası #soham aklımın koridorlarından yankı buluyor.
Geçirdiğiniz her uykusuz geceyi ve döktüğüz her gözyaşını sonuna kadar hak eden roman boynumuza asılmış kaderlerimizi sorguluyor… 
Adımı Deniz Koydular
