Haliç'in kıyılarında dolaşırken hayatımda bir şeylerin değiştiğini hissediyordum. Anlık bir değişim değildi yaşadıklarım. Uzun zaman kalbimin, zihnimin pek kullanılmayan odalarında biriken düşünceler, aralardaki dar koridorlardan geçip, sıklıkla kullandığım odalarda kendilerini göstermeye başlamışlardı. Ansızın kafamda bir sürü şey toplanıyordu. Sanki arka odada bekleyip de ben o odaya adımımı attığım anda kendilerini gösteren, sürpriz bir parti düzenleyen insanlar gibi. Kafam onca şeyin ağırlığını kaldıramayıp bir süre sonra ağrımaya başlıyordu. Düşünceler içiçe geçmiş bir halde beynimi işgal ediyordu. Ayıramıyordum, seçemiyordum, tanımlayamıyordum. Bildiğim birçok şeyin anlamı değişiyordu.
El Chavo-Mufasa
Düşüyorum istemediğim duyguya tekrar Denedim bi' yolunu, belki yüz on kere Cebimizde para var ama huzur pahalı Alışmışım vedalara, tutunduğum yere Bi' gün olsun aramam Yüküm İstanbul Boğazı'nın yükü kadar ağır olsa bile Yanımızda duramadın, karşımızda dene Bütün topladıklarımla geri dönüyorum eve (eve) Yolun başı değil bra, siz
Reklam
Herkes bir gün ölecek Firdevs. Sen de, ben de. Önemli olan ölene kadar nasıl yaşayacağımız.
Tabii ki hayır! Tam tersine çoğu zaman insanlardan uzak durmak için özel gayret sarf ettim. Seçici davranıyordum insanlar arasında. Bir insanın ne kadar kötüleşebileceğini, neler yapabileceğini iyi biliyorum. Bu beni korkutuyor. Ben de böyle insanlardan olabilirim ki, bu da beni korkutan bir başka sebep.
Yer o yer ama ne ben aynı ben'im ne sen aynı sen'sin .Üstelik sen ve ben,ben ve sen de değiliz.
Sayfa 42 - Timaş YayınlarıKitabı okuyor
Dudağını ısırarak güçlükle bir nefes aldı Julia. "Azmamış numarası yapma," dedi Clay. "Yapmıyorum zaten," diye fısıldadı. "O zaman inlemeni duymama izin ver. Her şeyi duymak istiyorum." Julia gözlerini açarken, Clay onun göğüslerini bluzunun dar kumaşırın üzerinden kavradı. "Islandın
Sayfa 83
Reklam
"Gerçekten, biz ikiz kardeşiz, ey Gece! Çünkü sen ifşa ediyorsun evreni, ben de ruhumu!"
Ben ölürsem sen de ölüyorsun tanrım
d

d

@D234
·
23 Nisan 18:08
Ölüyorum tanrım bu da oldu işte
ama sen de biliyorsun nereye gidersen git, kiminle olursan ol, yarandan tanırım seni. bir ben tanırım. aksak yürüyüşünden, incinmiş duruşundan. bir de her şeye rağmen ışıldayan gözlerinden
… Tepeden tırnağa aşığım sana Ne ilk kez ne de son söyledim sana … Kimse kimseyi sevmek zorunda değil Ama sen hiç korkma, aşk önünde eğil Kimse kimseyi sevmek zorunda değil Ama sen hiç korkma, aşk önünde eğil … Gel benim vefası eksik yârim Ben sensiz durur muyum? Sen beni bir çağır gönülden Hiç gelmez olur muyum? … Gel benim vefası eksik yârim Ben
Reklam
ÇOK DOĞRU BİR BAKIŞ AÇISI.
Efendim, dedi, geri kalmış uluslarda kadınlar daima aşağılanmiştir. Aşağılandıkları için küfür denir denmez, hemen kadınlar akla gelmektedir. Niçin küfreder biri, " Senin babanı dedeni şöyle şöyle yaparım, demez de, ananı avradını, der? Bu nokta üzerinde durmanızı rica ederim. Kadın söverek de sömürülmektedir geri kalmış ülkelerde. Hatta ben bir keresinde gözlerimle gördüm, gözlerimle tanık oldum. Birisi birine karısının yanında sövüyorum, hem de kadının gözlerinin içine baka baka, "Senin karını şöyle şöyle yaparım" diyordu. Adam çok sinirlendi, ötekinin yakasını tuttu: "Ben de senin avradı şöyle şöyle yaparım" dedi. Efendim, bir otobüs durağında tüm halkın gözlerinin önünde oluyordu bu olay. Bu kez öteki adam, bir daha kadının gözlerinin içine bakarak, adama, "Senin avradına şöyle şöyle yaparım, dedi. Kadının kocası da, " Ben de senin avradını..." diyerek adamın yakasına yapıştı. Burada noldu biliyor musunuz, kadın araya girdi, kocasına. "Sen deli misin bana ne yapabilir o?" diye bağırdı. Ama kadının kocası, öyle bir bağırış bağırdı ki, "O sana bir şey yapamaz ama ben onun karısını şaparım dedi. Kadının kendi namusu ortalığa atıldığı halde kocasını kurtarmak için hiç kızmamış göründü. Ayrıca, kendi kocası başka kadınla ilgi kuracağı için de hiç kıskanmadı. Ve böylece kadın bir durak insanın önünde aşağılanmiş oldu.
Penceremde Çehren
İçimde bir çığlık kopar, çizdiğim günahları bir bir döktüm ellerime. Günlerden sevgilerin kanını çeken devlet yığdı üzerime çürük etleri. Ansızın ikna lazım ağzından, sensizce. Mıhladım gözlerimi kurcaladığım yüzüne Senin olsun aynamdaki çehren İlkbahardım, yağmurlarla sildim gözyaşlarını hep sana bölündüm. Penceremde çehren, yalnızlığımı dinler. Sensin sevgiden güzel olan, dökülür ayaklarına, eskilerden kalma bu günlerim... Gelsin, gelsin de sonbahar çiçeği sen, giden sen buradayım bak uzağına düştüm. Ama ben pusun içinden seçtim çehreni, penceremden...
“Bitmeyen şarkılarda arıyormuşum seni. Yakınken sana, çok uzaklarında olduğumu görüyorum. Uçurumun bir ucunda sen diğerinde ben. Ne de çabuk bağdaştırmışız kaderlerimizi. Hiçte düşünmemişiz farklılıklarımızı. Ufacık dünyama kocaman dünyan sığmadı işte. Küçücük dünyamdaki anlamsız cümlelerle yazıyorum veda mektubunu.. Seni bir ömür boyu gözlerimin içinde tutamayacağımı anladım. Sen eteklerinde her an baharı yaşamak istersin ben ise doruklarında kar boran eksik olmayan biriyim. Gözlerim dünyayı anlamından çoktan düşürmüş sadece kuru bir hazan sarısı var yüreğimde. Tertemiz duygularının hatırına yazıyorum veda mektubunu. Başlamadan biten sonsuz bir sevdaya niyetlendim. Farklılıklar çizildi yüreğime artık dönüş yok. Ben senin gözlerinde dünyayı, sen ise bende ancak yasakların bunaltıcı nefretini gördün. Sana kıyamadığım için yazıyorum veda mektubunu. Varsın sen beni duygularındaki zalim olarak bil, sevgiye değmeyen biri olarak tanı. Sen bensiz mutlu olacaksın ya o yeter bana..”
Ben kendi işime bakarım sen de kendi işine bak. Ben bu dünyaya senin beklentilerini karşılamak için gelmedim. Sen de benim beklentilerimi karşılamak için gelmedin. Sen sensin ve ben benim. Eğer tesadüf eseri birbirimizi bulursak bu çok güzel olur. Ama bulamazsak yapacak hiçbir şey yok.” Fritz Perls
Arapçayı bilmeden hafız olmak
Bence bahis mevzusu olacak şey, ayrı ayrı okul de- ğildir. Millete dinini, imanını, bütün insanlık ihtiyaçları- nı vermek için bir yer vardır ki, ona okul derler. İsterse- niz medrese diyelim. Fakat ona başka, ötekine başka bir şey demeyelim. Başka bir şey olamaz. Bir tane olur ve o hakiki bir millet yetiştirecektir ve İslam yetiştirecektir. Bu
Resim