“Yol yorgunuyum, bana dokunma. Bu şehrin çocuğu da değilim, hangi sokak nereye çıkar bilemem. Şehrin kaldırımı da yok. Yüzlerce insan, mini eteklileri kovalayan adamlar sabah uyandığında her şeyi unutacaklar. Benimse heybemde kocaman hayal kırıklıkları; oysa gelene kadar dökülür sanmıştım. Ne azaldı, ne delindi heybem; seni her yerde taşımak zorunda mıyım? Sana dair her şey tenime işlenmişken sen meğer hep hoşçakalmışsın, ben hep başıboş; olsun.”