Bu gece oturup okumayacağını bile bile sana yazmak istiyorum. Kendimi anlatmak istiyorum sana mesela. Dinler misin beni? Neyse boş ver sen beni. Ben sana seni anlatayım bu gece. Neyimi anlatacaksın diye sorarsan seni ne kadar çok sevdiğimi anlatacağım sana. Sensizken seni satırlarda nasıl yaşattığımı ya da seni ne kadar çok özlediğimi. Sahi umurunda mı benim sana anlatacaklarım? Bir gün şayet bir gün dinlemek ister misin kendini benden? Anlatmamı ister misin seni ne kadar çok sevdiğimi. Utangaç benliğime, kızaran yanaklarıma inat cesurca anlatabilirim seni ne kadar çok sevdiğimi sana. Leylası utanmazken mecnununa aşkını haykırmaya bir leyla olamam belki ama duyarsın sesimden ne kadar sevildiğini. Unutma ki zor değildir aşk sevdasını kalemle dans ettirebilenler için. Çünkü ben sana haykıramadığım sevgimi bir bir satırlarda yaşatırken fon müziği misali gecenin sessizliğini kullanıyorum. Unutma ağır değildir sevdalar gerçekten sevenler için. Aşk kavuşmak değildir her zaman. Önemli olan kavuşabildiğin değil, kavuşamadığın aşkı yazmaktır satırlara.Kolaydır sevdayı el eleyken yaşatmak. Aslolan onsuzken hayallerine ihanet etmeden sevebilmektir gecenin koynunda,yüreğinin derinliklerinde yaşattığın adamı...
Halife Leyla'ya dedi: "O, sen misin? Mecnun senden dolayı mı perişan oldu ve kendini kaybetti?
Sen diğer güzellerden üstün değilsin!" -Leyla- dedi: Sus! Zira sen Mecnun değilsin."
KIRMIZI PAZAR
kız sen burda yeni misin peki leylâ nerde
hani çekirdek gözlü örümcekten korkan
kim ulan beni herkes tanır git patronuna sor
elektrikçi ihsan dedin mi içkide üstüme yoktur
leylâ güzel kızdı ben böyle göz görmedim
sen de güzelsin bak omuzların meselâ
biz elektrikçi kısmı karanlıkla güreşiriz
ölüm tellerde ıslık çalar gözümüz pektir
saçların kendinden mi sarı boyadın mı
öyle örtülü bakma içimi karıştırıyorsun
buranın tesisatını biz yaptık cahid'le beraber
düğmeye şöyle dokun süt gibi aydınlık
cahid askere gitti bak leylâ da gitmiş
geceleri uyku tutmuyor işin yoksa cıgara iç
yıldızlar boğazıma dizili inanmazsın
dilsiz misin nesin bir şey söylesene
istanbul'dan mı geldin yalnız mısın
Halife Leyla'ya dedi: -O sen misin? Mecnun senden dolayı mı perişan oldu ve kendini kaybetti? Sen diğer güzellerden üstün değilsin!
Leyla dedi: -Sus! Zira sen Mecnun değilsin!
"15 Mayıs 1954
Ankara
Leylâ, Canım,
Kayb, berbat ve sessizim… Sessiz ve dolu: Allahtan ki sen varsın. Yoksa halim korkunçtu. Burası bir köy! Yakınlarımın bütün ısrar ve gayretine rağmen, hemen anneme gideceğim. Pazartesiye trendeyim. Eve gidince senin mektubunu bulmalıyım. Anneme ilk sorum o olacak zaten. Sen nasılsın ömrüm? Son telefonda canını sıktım mı? Ben artık annenden korkmuyorum. Aksine onu, kendi annemmiş gibi seviyorum. Buna ne dersin? Hınca hınç mısra doluyum. Kara ve yeşil fon, hepsinde hâkim. Biraz kendime geleyim, mendillerine, bluzlarına, yastığına mısralar serpeyim. Ha? Fotoğrafındaki “halbuki…”yi hâlâ anlayabilmiş değilim. Anlatır mısın? Bütün bunlar, beyhude biliyorum. Şaheser olan, benim uçakla oraya gelebilmemdir. Allah kahretsin, bu hastalık, bu rezaletler ve bu aile mecburiyetleri… Ne yapsam? Gözlerinden öperim canım. En çok da burnundan. Gülme, ciddi söylüyorum. Yarı parçan.”