Her gün o son gün!
Nasıl döneceğiz ona? diye sorar çocuk. Şu çiçekleri görüyor musun? Kurumuşlar. Bunların renk renk açıldığı mevsimi hatırlıyor musun? Şimdi yok işte onlar, ama sahiden yok mu? Öyle mi oluyor, diye bakar çocuk. Gününü değerlendirmeye bakacaksın.. günün nasıl değerlenir, bak anlatayım: şimdi ömrünü bitmiş say, ömrün bitmiş de sen yalvarmış, yakarmışsın, sana gözyaşların için cabadan bir gün daha vermişler.. işte şu anda da o bir tek son günün içinde bulunuyorsun.. işte o son günde ne yapacaksan, her gün onu yapacaksın.
"Helin," "Saye," "Sevgilim, her şeyim, yuvam." "Sarılsam geçer mi, değil. Sarılsan geçer." "Seni çok seviyorum," "Her şeyinle. Çocukluğunla, Yankı Sarca oluşumla, liderliğinle." "Umut Güneş oluşunla." "Sen benim eşimsin," "Bu şekilds olmasını ikimiz de hak etmedik. Savaşın ortasında, acıyla hatta buruk bir şekilde." "Sana bir söz vermiştim, hatırlıyor musun? Her şey bittiğinde ya da gönlümüz rahatladığında çok daha gerçek, çok daha doğru bir şekilde eşim olacağın hususunda. Yalnız değil, yedi kişiyle değil, ne istersen, gönlünden ne geçerse o şekilde." "2 Kasım tarihinde öptüm seni. Şimdi var mısın, iki Kasım tarihinde bir kez daha eşim olmaya ve bu kez gerçekten kendi dünyanın en şanslı insanı gibi hissetmeye?"
Sayfa 290 - İndigoKitabı okudu
Reklam
Çığlık
"Patch düşüncelerime, "Ben kavgaya başlayınca kaç," diye fısıldadı. İşte o zaman mücadeleyi benimle konuşabilmek, buradan kurtulabilmeme yardım etmek için ertelediğini anladım. "Ben onları oyalarım. Sen kaç. Jeep'i al. Nasıl düz kontak yaptıracağını hatırlıyor musun? Eve gitme. Ben seni bulana kadar Jeep'te kal..."
Sayfa 407 - Pegasus Yayınları
Yalandan sevenler, Umut Hırsızları, Aşk pazarlayanlar... Bunların hepsi gerçekti ve kalabalıkta yanımızdan geçip gidiyorlardı." Bir kitabın son sayfasına gelmenin en güzel yanı ne biliyor musun? Kafanın içinde konuşup duran karakterlerin gizemini çözüyorsun. Her şey berraklaşıyor ama o karakterin sen kitabı kapattığında sayfalara karışıp öldüğünü bilmiyorsun.
"Sen sevgiline ne verebilirsin sanki? Kalbini mi? Pekâlâ, ikincisine? Gene mi o? Üçüncü ve dördüncüye de mi o?.. Atma be adaşım, kaç tane kalbin var senin?.. Hem biliyor musun, bu aptalca bir laftır: Kalbin olduğu yerde duruyor ve sen onu filana veya falana veriyorsun..."
Ziya Gökalp
Allah birbirini seven kalpler arasında açılmış manevi bir penceredir. O, öyle bir semadır ki, ruhlarımız onun içinde yıldızlar gibi parlar ve birbirini uzaktan seyreder. Bilmem sen de beni “Kalp gözü” ile görüyor musun?.. Yuva saadetini, yuvasından uzak düşmüş garip kuşlara sormalı… Dünyada vatan sevgisinden sonra en tatlı duygu yuva sevgiliymiş. Ben Tanrı’dan çok şey istemiyorum: Yurdum mesut olsun, yuvam bahtiyar…
Sayfa 94
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.