Tembelliğin kitabından sana bazı parçalar okuyayım da dinle:
— Adam sen de... Çalışanlar ne olmuş sanki?..
— Üzme kendini şu ölümlü dünyada, çalışmak yıpranmaktır.
— Hayat dediğin bir şanstır.
— Şansın varsa, her şeyin var demektir.
— Şansın yoksa kendini parçalasan da bir şey olamazsın.
— Zaten suyu getiren de destiyi kıran da bir.
— Sen destiyi kır, suyu başkaları getirsin de afiyetle iç...
— Hem bir işin olacağı varsa sırt üstü yatsan da olur, olacağı yoksa, yırtınsan da olmaz.
— Hele dursun bakalım, şimdi şöyle yaslan da yarın sabah yaparsın.
— Hem sana çalışmak yaramıyor; iştahın kaçıyor, neşen sönüyor.
— Huy bu ya, ben bütün sene kitap, defter koltuğumda gezmekten; hele kütüphane köşelerinde pineklemekten hoşlanmıyorum...
— Sınavlara şöyle yirmi gün bir ay kala kafayı vurur, dersleri hazırlar ve sınavları mis gibi geçerim...
— Nedense benim yalnız sınav üstü zihnime bir açıklık geliyor; sene içinde sanki uykudayım...
— Hem ne gerek var, başarılı olanın ve olmayanın gideceği yer mezarlık değil mi?
— İnsan dünyaya bir defa gelir; hayatın tadına varmaya bak.
Eğer tembelsen ve tembelliğin organik bir hastalıktan ileri gelmiyor da ruhundaki bir gevşeklik, uyuşukluk, üşengeçlik, hoppalık ve uçarılık şeklinde ise, iradeni kullanarak başarının bu düşmanını yenebilirsin.
Sayfa 15 - Yağmur Yayınevi