Kefeni hep yanındaydı. Ölümden değil, günahlarıyla huzura varmaktan korkuyordu. Şükür ki Rahim 'di Rab.
"Allah' ım bana rahmet kapısını aç," diye dua eden birine,
"Yüce Allah' ın rahmet kapısı kapalı mı ki açmasını istiyorsun ? Rahmet kapısı her zaman açık. Kalp kapın açık mı,
sen ona bak!" demişti bir seferinde. Ölüm döşeğinde baş
ucunda bekleyenlere, "Beni yalnız bırakın! Meleklerle baş
başa kalmak istiyorum," demiş, kapanan kapının arkasından şu ayetler işitilmişti: "Ey güvenceye kavuşmuş ruh!
Hoşnut etmiş ve hoşnut edilmiş olarak Rabbine dön! Seç
kin kul/arım arasına karış ve cennetime gir!" (Fecr Suresi,
27-30.) İçeri girenler seksen yaşındaki Rabia el-Adeviyye'den geriye İmam Gazali'nin öğretilerinin de temelini
teşkil edecek bir ruh mirası kaldığını görmüşlerdi.
Tur Dağı'na defnedildi Rabia. Hasan el- Basri bir
mezar taşı gibi koydu noktayı: "Nasıl erkek aslanlar ya
şadıysa, dişi bir aslan da yaşadı bu dünyada!"
"Dördüncü" anlamına gelen "Rabia" ismini taşı
yan bir öncü aslan geçti hicri ikinci asırdan. "Korku" ve
"Ürperme" kelimelerini telaffuz ederken muasırları, o
"İlahf Aşk" ve "İlahf Hoşnutluk" tan söz açtı. Ata b. Rabalı ve Zünniln el-Mısrl'nin soluk aldığı bir dünyada ya
şadı o ve dünyayı kötüleyen silfileri, "Ben dünyanın dört
bucağıyla kalp/erinize yerleştiğini görüyorum. Zira kalplerinizdeki en yakın şeye bakıp konuştunuz!" diye uyardı.
Her namazını, "Bu benim son namazımdır!" diye kıldı,
her omeunu "Bu benim son orucumdur," diye tuttu. Kabe
yolunda öyle yorgun düştü ki, Kabe'ye varmadan Kabe
ona vardı. "Nedir bu hal!" diye sordu İbrahim Edhem,
"Sırrı nedir bu iltifatın ?" "Ya İbrahim! Sen namaz ey/edin, ben niyaz eyledim!" dedi Rabia. Süfyan-ı Sevr! bir
gün, "Ah benim derdim, ah kederim!" dedi de dişi aslanın
söz pençesi ona da değdi: "Öyle diyeceğine, 'Ah yazık bana, ne az dertliyim,' de! Eğer gerçekten mahzun olsaydın,
bu kadar rahat nefes alabilir miydin!"
"Allah'ım bana rahmet kapısını aç," diye dua eden birine, "Yüce Allah'ın rahmet kapısı kapalı mı ki açmasın istiyorsun? Rahmet kapısı her zaman açık. Kalp kapın açık mı, sen ona bak!" demişti bir seferinde.
-Ah benim derdim, ah kederim!
+Öyle diyeceğine, 'Ah yazık bana, ne az dertliyim,' de! Eğer gerçekten mahzun olsaydın, bu kadar rahat nefes alabilir miydin!