Kıtlığında filizlenen her tohum
Yokluğunda gelen anneye benzer
Mîrim, kıtaları dolaştı kalbim
Sen hangi sokağın karanlığında
Hangi cellâdınla darağacındasın
Sabah.
Gibi'lerle yaşıyoruz. Aslında yaşıyor gibiyiz aslını kaybetmiş bir fotokopi uygarlığında. Ama ben ona yaşamak dedim elindeki sözleri öptüm. Günaydın içimdeki insanı ağlatan o icses. Günaydın yağmurun inci sözlerini kalbime bir ilham gibi taşıyan ıslak otlar.
Törenin adı batsın.Mal yabana gitmesin, deyi anası gibi sevdiği, saydığı kadını, bıyığı yeni terlemiş ere avrat eden töreye töre mi derim ben? Dedesi yaşında, sakalı göbeğinde bir ere, on sekizinde kızı avrat eden töre yere batsın.
Yolda oynayanda kapar gelin ederler dokuz yaşında kızı. Ak ne, kara ne bilmezken, kofiyi giydirirler başına. Avrat olur, ana olur, dahası, erinin yedi sülalesine kul olur. Ekmekten çok dayak yer. Kocası döver, kaynanası döver, görümü döver, kaynı döver. Koca evinde gelini dövmek helal. Tüm kabahatlar gelinin. Aş pişmeyende, iş bitmeyende, suç kimin olursa olsun, da
yağı gelin yer. Çok döllemek, az döllemek kabahat. Urçan(kısır) çıkmak büsbütün kabahat. Dölünü sevmek, okşamak kabahat. Ağzını açıp şu da demek kabahat. Kabahat olmayan yok geline. Canına tak diyenin, babaevine kaçması da suç. Bu kez anası babası döver gelini, yüz geri çevirirler. Koca evine dönende, dayak daha bir helal olur. Dünyaya geldiğine pişman ederler gelini. Bu hakaretlere dayanan dayanır, otuzuna varmaz koca avrat olur. Dayanamayan kendini ırmağa atar, kurtulur.