Kendi kendine çizgiler çekmeyi pek sever insan. Bu çizgiler duracağı yeri bildirir, gideceği mesafeyi ölçer, seveceği şeyi belirler. Tuhaf ki ne tuhaf. Nabokov, "Zorlanan her sınır, kendisini aşan bir şeylerin de habercisidir." derken bu saçmalıktan bahseder. Çizgileri biz çizdiğimize göre, sınır diye bir şey yoktur sevgili okur.
Söze başlamanın eşiğinde kuruyan düşler yeşerirken çıban gibi büyürken hayatın dar ağacı; cinayetlerin kabaran ölümleriyle dallanırken kayıp listesinde çizik- çizik aşklar için yargılanmış sözcüklerle dolu kafam!.. Odama sıkılan mermiydi gece… Bilmediğim iki hece gece: Arananlardanım! Bir suçluyu andırıyorum şakağının ardında saklananı vurmak isteyenlerden biriyim; kimin katiliyim? Bunu soruyorum size? Son hamle bana düştü bu rus ruletinde, ardımda kan yangınları; hayatıma girmiş tüm yaşamların gözyaşları yeşertmez bendeki kısır ömrün canını, can ki unutkan: yaralı ve acı çekiyor aynaya bakarken at’ar damarı! Şairin tanığı olmaz; şairler bütün cinayetlere tanıktır! Sözcük: Kendi ölümlerini işleyenlerin; yaşamın ucunda ömrü ateşleyip, ardından yürüdükleri yolların sonunda en derin kuytuya attığı ve hayatta ele geçmez kanıttır… -Şairin tanığı olmaz! Şairler bütün cinayetlere tanıktır! Cenk Koyuncu
162 öğeden 291 ile 162 arasındakiler gösteriliyor.