Alain evinde, kedisini rahat ettimek istiyordu. Saha'yı hiçbir zaman yirmi beş metrekarelik bir alana tutsak durumda sıkışmış, günün her saatinde ortalıkta dolaşırken ve kedice düşüncelerine dalmak, gölgede yalnız kalma hevesini dindirmek için, oturma odasına gelişigüzel serpiştirilmiş dev koltukların altına, minnacık Hole ya da aynayla gizlenmiş
youtu.be/lmD8FdvX00Q
Bu şarkıyı ilk kez dört gün önce senin mezarına giderken dinledim, dinledim ve ağladım. Seni, bizi anlatan daha güzel bir şarkı olamazdı çünkü. Yanına gelirken bizi iki gökkuşağıyla karşıladın. Zaten bir araya gelişimiz hep mutluluk içinde olurdu… Mezarlıklar bana hep soğuk, ürkütücü, ıssız gelirken, mezarlıkların
Yüzleş.
Ellerinle kimin ruhunu kirlettiysen.
Nickel çocuklarıyla yüzleşmen ise kolay olmayacak. Çünkü yaptığın şey bir ruhu kirletmekten çok daha fazlası.
O ruhu onarılamaz bir şekilde kırmak, o ruhun kökünü toprağından çekip atmak.
O çocukları bağladığın ağaçlar bile utandı onları taşımaktan.
O çocukların kemiklerini kırmak için götürdüğün ‘beyaz
_
Gülüşlerimiz nasıl da söndü galadan sonra sokağa atılan çiçekler gibi
Ve şimdi: iki kere iki.
Kırdım, evet, seni. Ama kırmıştın beni
Hadi sadece kırılmıştım diyerek önleyeyim herhangi bir eleştiriyi
Kalbim, Kalbim!
Söyle şimdi ne yapacağım ben bu kalbi?
Ne yaparım söyle daha da derine düşerse yaram
Ben sana rasladığım günlerde, hangi günlerdi onlar
Tuhaf şey bir günde değişiyor kişi
Senden öncesi öyle uzak ki anılar bile yok sanki
Geldin masaya oturdun ve hayatımı böldün bir milât gibi
__
"Senden sonra 23 şehir gezdim.
3 kilo aldım.
Saçımı 6 kez boyattım.
Dünya bilmem kaç 365 günde bilmem kaç dönümünü tamamladı.
Darbe oldu.
İhtilal oldu.
Barış gelmedi.
Savaş bitmedi.
Seni özledim.
İltica edecek tek yer bulamadım.
Gittiğim her yerde senden bir nefes bıraktım.
Belki yürürsün aynı sokakta.
Ayak izime denk düşer ayak izin.
Belki saçına değer nefes.
Belki sen de bir gün özlersin diye, seni uzakta bıraktım.
Seni uğurladım.
Sana kavuştum.
Seni terk ettim.
Bilmem kaç kilometre yol gittim.
Evren kaydı.
Sen göğüs kafesimden milim kaymadın."
-Ezel Roz Manaz-
Bazen ara vermek, dinlenmek gerekiyor; devam edebilmen için. Hem daha iyi düşünür belki sonlandırırsın seni yoran şeyleri. Bir şeyin sonlandığını görmek her ne kadar yorsa da bi süre sonra hafiflediğini hissedeceksin. Çok da önemli değilmiş aslında diyeceksin, eskiden sana tüm evrenmiş gibi gelen dertlerinin denizdeki kum tanesi gibi olduğunu göreceksin. Bu sonlandırdığın kimi zaman okuduğun bir kitap, kimi zaman sürüncemede olan bir ilişkin kimi zaman da işin olacak. Ölümün kıyısında anlamaman için şimdiden empati yapıp bugün ölsem yine de bu sıkıntım bu kadar önemli mi diye düşünmek gerekiyor. Aslında senden başka hiçbir şey önemli olmamalı senin için. Umarım sevebileceğiniz insanlara rastlarsınız kısacık ömrümüzde, lakin sevmek yer yüzünün hem en zor işi hem de en güzeli. Sevginiz bol olsun, iyi okumalar. Sayın vazgeçenler 🙂
Alper Gencer yine sitede takip ettiğim arkadaşlar sayesinde tanıdığım daha sonra sesli şiirleri ile kendisini sevdiğim bir şair.
Güzel memleketimde bir kitapçı bile olmadığı için raflar ve çeşit çeşit kitaplar arasında gezip kitapların kapak fotoğraflarından ve arka yazılarından etkilenip kitap alamıyorum haliyle... Ama şu siteye kaydolduğumdan