"Karanlığın sızdığını görüyor musunuz çatlaklarımdan? Tutamıyorum içimde hayatımı."
Kitaptan bahsetmeye başlamadan önce sizlere birazcık Plath' den bahsetmek isterim;
Sylvia Plath 27 Ekim 1932 yılında Boston' da ailenin ilk çocuğu olarak doğar. Annesi Avustralyalı babası ise Alman'dır. Babası Boston Üniverstesinin biyoloji bölümünde
“Elimde hiçbir kapıya uymaz anahtarlar, şimdi size aşka, hayata ve ölüme dair yerli yersiz cümleler söyleyeceğim.”
Koca kitabın hülasası, içeriğinde ne taşıdığı bu veciz cümleyle tam olarak anlatılmış aslında. Bu iyi bir niyet aktarımı. Ben yine de biraz bahsetmek istiyorum kitaptan. 450 sayfa boyunca beni biriktirdi sonuçta, hem de ben onu
Sanırım benim için artık bir hayal kahramanına dönüştün sen…
Karanlıksın, şiddetlisin, yıkıcısın, bencilsin.
Senden başka hiçbir şey solumama izin vermiyorsun.
Öyle gözlerimin içindesin…
Diyordum ki; ”Beni sana getiren, beni sende unutturan nedenleri bombalamak gerek…”
Öyle birden…
Birden karanlık kuyudan çıkıp geliyorsun.
Yosun sanki gözlerin yada kahverengi.
Gözlerim unuttu gözlerinin rengini çoktandır değmeyeli…
Yoksun dimi?
Aslında varsında ama niçin kayboluyor tenin, ellerin ben uzanınca?
Ama niçin içinden geçe biliyorum?
Öylece şeffaf şeffaf ve karanlık…
Bir kuyu yine sesimi bana bağışlayan, bir kuyu yine sesimi reddeden…
Kafamda sanki tüm bunlar, ben uydurdum seni, ben uydurdum böyle seni sevmeyi…
Ben uydurdum diyorum gözlerini, yosun muydu onlar kahverengi mi?
Unuttu gözlerim gözlerinin rengini görmeyeli.
Ne diyordum; ”Beni sana getiren, beni sende unutturan nedenleri bombalamalı.”
Yosunu ve en kahverengiyi.
Kurtulmalı senden, sen duygusundan…
Portakalı soydum başucuma koydum, ben bir yalan uydurdum...
Çocukların düşünmesi, ezberınde tutması gereken sadece tekerleme olmalıydı halbuki...
Tertemiz, masum, melek gibi doğarsın ve zamanla kötü insanlar, hayatlar ve yaşanılan olaylar senı iyi veya kötü biçimde şekillendirir ki biz buna tecrübe veya oluşan karakter dıyoruz. Ne yazıktır ki
https://1000kitap.com/Ottomaans kod adlı okurun paylaştığı iletiye ve
Ahmet Altan ‘a cevaptır. #40521697
Merhabalar… Yine bir cevap iletisi ile sizlerleyim. Yalanları paylaşanlara karşın, gerçeklerle cevap verelim mi? Lütfen, eşlik ediniz… El-Cevap 2!
Birincisi burada:
Benim gerçeği hafife almak gibi bir lüksüm yoktu. Ve öyle gören insanlardan nefret ettiğimi söyleyemem çünkü bu neredeyse herkesten nefret etmek olurdu. Onlardan nefret etmiyordum. Sadece benim dünyamda yaşamıyorlardı. Ama bu beni onların dünyasında yaşamayı dilemekten alıkoymuyordu.
❝Gittiğin zaman, diğerleri için geri dönmeyi hatırlamalısın. Bir çember, anlıyor musun? Her zaman Esperanza olacaksın. Her zaman Mango Sokağı olacaksın. Bildiklerini silemezsin. Kim olduğunu unutamazsın.❞
Ah Esperanza.. Sen ne kadar mükemmel kalpli bir insansın..
Esperanza'nın ailesi, neredeyse her sene farklı bir eve taşınıyor. Ama bu sefer