Yaz şarkısını söylüyordu ve senin kalbin ondan uzakta yüzüyordu. Ben senin cesaretini öpüyordum, şaşkınlığını duyuyordum. Evlerimizi taşıyan ellere uygun katil erdemlerin de yüzdüğü o yüksek köpük tepelerine doğru uzuyordu yol, dalgaların mutlaklığı boyunca. Saflığımızdan değil. Kuşatılmıştık.
Yıllar geçti. Fırtınalar öldü. Dünya çekip gitti yoluna. Yüreğinin artık beni hissetmediğini düşünmek acı veriyordu bana. Seni seviyordum. Çehremin yokluğunda ve neşenin boşluğunda. Seviyordum seni, her anlamda değişerek, sadakatle.
Gecemi gündüzüme kattım
Seni düşünmek için.
Gönlümü gülüşüne kattım
Seni defalarca sevebilmek için.
Karşılığı buyduysa eğer
Değmedi, değmedim sana...
Zannetmişim meğer
Hiç değerli olmamışım sana...
“Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey
Dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey.
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil
Şarkı söylemek istiyorum...”
—
"Oysa ben bütün vakitlerimi, hatta bütün vakitlerimden daha çoğunu, yeryüzünün bütün vakitlerini sana ayırmak istiyorum; seni düşünmek ve seni yaşamak için."