Düşünüyorum da aklının ucundan bile geçmiyorumdur, sesim
yoktur kulaklarında; sözlerim bulunmaz hafızanda, olmayan bir
hikayenin viranesiyimdir sadece. Ben nice mektuplar yazdım sana,
okursun diye; o gözlerin ile bakar, ellerinle dokunursun bize diye
ama hiç okumadın, eline geçmedi, geçemezdi de zaten. Çünkü sen
kalbinden okuyamazdın, senin halet-i ruhiyenden geçmezdi tefsirler;
boş bir hayali yaşatmak için yazılamazdı onca şey, fakat ben yazdım.
Ben sana yazdığım her mektubu gün be gün okuyorum,
bir tek sen okumuyorsun;
ben seni yaşatıyorum, lakin gel gör ki sen yaşamıyorsun.
Ben seni düşünüyorum yazarken.
Seni içtenlikle düşünüyorum. Sözcüklerden bir sevgi olanağı doğmasını düşünüyorum. Bunun beni kurtarmasını ya da seni...
"Ne düşünüyorum biliyor musun? Bunu görmek istediğimi. Seni, yağmurun altında dans ederken... Hiç kimsenin dokunamayacağı bir yerde. Seni korumam gerekmeyeceği, senin için endişelenmem gerekmeyeceği, sırtına bir sürü yük koymayacağım bir yerde..."