Hatice, dedim. Ben Leyla’yım, dedi.
Ürperdim. Yol kayboldu. Ay sustu.
Rüzgâr bütün yapraklardan çekildi.
Yalnızlık işte, dedim.
Yok, dedi, sevmek arzusu.
Bir tek ölüler yalnızdır.
Bir daha ürperdim. Gülümsedi.
Su gülümsedi. Kedi kalbime yürüdü.
İnsanlar, dedim, konuşmuyor, dinlemiyor
Herkes bir top pıtrak ötekinin ağzında.
Korku, dedi.
Aslında bir huzursuzluk, belki de eski kitaplarda yazıldığı gibi vahiy alamamış eski bir peygamber gibi hissediyor olmak, tütünden çıkan dumanın kalbime gelmesi gibi birşey sensizlik, aslına bakarsan bahar gibi birşeydin, gözlerin taze badem ağaçları gibi saçların üzerine yağmur yağmış buğday tarlası gibiydi, prag'da dolaşırken bunları hissediyor olmak ve seni hala özlemek...
Kimse yokluğunda bunca sevilmedi
Kimse yokluğunda ilahlaşmadı bu kadar
Saçların böyle daha güzel
Sen daha güzelsin
Gelecek mutlu günlerin ışığında
Her şey daha güzel
Ne var ki ayrılığın adı kötüye çıkmış
Yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim
Ve seni bin yıl daha
Ayrılıklar içinde sevmek isterdim
Ama biliyorsun nihayet ben de insanım
Umutsuzluğa düştüğüm anlar oluyor
Hiç gelmeyeceksin sanıyorum
O zaman kurşun gibi bir korku saplanıyor kalbime
Katran gibi bir yalnızlıktır sarıyor içimi
Yalnızlığımdan utanıyorum
böylesini tahmin etmemiştim
kafamda iki kişi hep çeliştim
yardımına gerek yok oldu işte
sanırım duygusuz bi canavara dönüştüm
kovaladığım kadar kaçmamışsındır
sıkıştığım köşede kalmamıştım hiç
belki dilindeki zehir yanıltmıştır
ama tamiri var ki kalktım işte
kanadından bi tüy koptu düştü
kaç hatıra sende kaldı yarısı pişmanlık