Veli Toplantısı
Günde sekiz saat mesai. Akşam eve gelmem saat yediyi buluyor. Tüm günüm, akşam yemeğini yedikten sonra içeceğim çayın hayalini kurmakla geçiyor. Eve bir geliyorum, öğretmen bizim oğlana beş sayfa ödev vermiş. Her gün beş sayfa ödev veriyor üstelik. Hani, bakan dememiş miydi eve ödev verilmeyecek diye? Çay bardağını elime alır almaz oğlan elinde
BÖYLESİ KALMADI KIZ: BEN TATLI MIYIM ERKEK: HAYIR. KIZ: BENİ İSTİYOR MUSUN? ERKEK: HAYIR. KIZ: BEN GİTSEM ARKAMDAN AĞLAR MISIN? ERKEK: HAYIR. KIZ: BENİ SEVİYOR MUSUN? ERKEK: HAYIR KIZ: BENİMİ SEÇERSİN HAYATINI MI? ERKEK: HAYATIMI. KIZ: İSTESEM BENİM İÇİN BİR ŞEY YAPAR MISIN? ERKEK: HAYIR ( KIZ ARKASINI DÖNÜP AĞLAYARAK KOŞARKEN ERKEK ONU KOLUNDAN TUTAR VE ŞÖYLE DER" SEN TATLI DEĞİLSİN GÜZELSİN, SENİ İSTEMİYORUM ÇÜNKÜ SANA İHTİYACIM VAR, GİTSEN ARKANDAN AĞLAMAM ÖLÜRÜM, SENİ SEVMİYORUM SANA AŞIĞIM VE HAYATIMI SEÇERİM ÇÜNKÜ BENİM HAYATIM SENSİN VE SENİN İÇİN BİR ŞEY DEĞİL HER ŞEYİ YAPARIM.
Reklam
Kalan ömrüm seni mutlu etmeye yetmez. Hem artık çayıda sevmiyorum..
. Ağlamana çaresiz kalıyorum. Ağlama diyorum. Ağrına kurban olurum. Gerçeklerden yana oluşumu sevdiğini söylerdin hep. Bir gerçek daha söylüyorum. Seni seviyorum Ama.... Gelemiyorum.... //Yusef Masadow//
Seni sevmiyorum artık; Sevmenin de ötesinde bir duyguya koşuyorum... Aslı Özgür
Saçlarımı örerdim sen varken. Kulağımın üzerine kıstırırdım papatyaları. Sonra seviyor sevmiyor derdim. Seviyor çıkardı hep. Zaten o zamanlar öğrendim; Sevse de sevmese de gider papatyanın sevdikleri. Papatyanın ömrü gibi. Koparıp bırakıncaya kadar yüreğime Yakacak kadar kalınca Ölmeye başlar Sevgisi gibi Kokmaya başlar Miskten güzel Deryadan derin.. Papatyamm Sevmiyor demek bu kadar mı zordu senin için? Bil içimde neler yaşıyorum. Sevmiyorum demek bu kadar mı zordu? Bil hala seni seviyorum..
" " Gördüğüm o ilk an, sevdiğim o ilk an; birbirimize tutunduk biz... Neyi bulsak, tutunduk ona… Bitmeyen gecelerin kabuslarından; güneşin tabir ettiği güzel bir rüyanın, tomurcuklarına tutunduk… Uzun ömürlü sancılarla defalarca öldük, mahşeri sabahlardaki dirilişimize tutunduk… Hüzünleri indirdik hikayelerin son durağında; çocuksu tebessümlerle ve ışıltılı sabahların büyüsünde, yeniden düşlere tutunduk..! Kalplerimiz masumdu ezeli bir davada; bıçak sırtı bir dengeyle, Aşk’a tutunduk… Sırrımızı kuşanırken, yüreklerimizin güvenirliliğine tutunduk… Görmeden, ama çok inanarak hem de… Cümle değildik, cümlesine nokta koymadık; Aşk’ın sonsuzluluğuna tutunduk… Velhasılı; tutunduk işte..! Yola ve Aşk’a seçildik, edeple yürüdük… Yan yana değil, göz göze tekleşen bir çift yüreğin rahminde; er gibi vulüduna kalbimizi serdik… Ne Leyla ne Mecnun, ne Ferhat ile Şirin, ne Tahir ne de Zühre; ben hepsini bertaht eyledim Yunus’ça ve edeple… Bir gün ardıma dönüp baktığımda, kalbimi göremedim, yerinde yoktu… Ve yaşadığım hiçbir şey ve yazdığım hiçbir şiir, aynı etkiyi bırakmadı bir daha; ruhumda… Aşk imkansızdı, kaderimiz imkansızdı; yan yana olamadık asla bir evin içinde, kalplerimizle bir kitabın içine girebildik hürmetle… İşte o kitap, bu kitaptır… Artık Aşk’ımı ispatlıyorum! Bakma; seni sevmiyorum dediğime, al gözlerini geriye senin olsun... Dilimdedir, hileli oyunun kirli ihtimalleri… Ben; seviyorum be seni!!! Seviyorum… // Yusef Masadow //
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.