Yatmadan önce elime aldim 5-10 sayfa okur, kitaba giris yapmis olur, oyle yatarim dedim, ha bi sayfa ha bi tane daha derken yarisina geldigimde ancak uyuyabilecegim kadar yavaslamisti.
Kocasini aldatan Kitty'nin yatak odasinda sevgilisiyle birlikte kocasina basilmak uzere kaldigi, nabzin şimşek gibi attigi bir sahneyle ilk cumlede kitabin icine girdim, girmedim "düştüm" desem daha dogru olur bi anda olaylarin ortasinda kendimi buluverdim, tabi neye ugradigimi sasirdim yarisina gelene kadar birakamadim.
Gayet keyifli bi okumaydi ama bana keyif veren sey bahsettigim yasak ask ya da kadinin kendi icine donup sosyal kurallari sorguladığı kisimlar degildi onlari herkes anlatmistir, Kitty'nin kocası Walter'dı.
Walter kitabin yan karakteri, esas yaratilma amaci Kittynin yolculugunda adim olabilmek ancak bana kalirsa alti o kadar dolu ki , ben butun kitap boyunca esas onun duygularini , onun geçiş aşamalarını , onun aklından geçenleri , onun karşılıksız kocaman aşkını merak ettim. Karisi pek umrumda olmadi. Walterin yaninda benim acimdan sonuk kaldi Kitty.
Kitaptan alinti yaptigim kisimlarda genelde Walter'in cümleleri zaten. Ustelik o kadar az yeri var ki hikayede. Buyuk haksizlik dogrusu.
Bana Sabahattin Ali karakterlerini animsatti nedense.
Yazar sadece bu karakter icin ayri bi kitap yazsa,
Walter'in kendi karakteriyle alakasi bile olmayan bu kadina karsi -boş, sığ ve aptal oldugunu dusunmesine ragmen- hissettigi karsiliksiz askini, aldatilisini, zekasini, sosyal ortamlarda yasadigi uyum saglayamama duygusunu, iyi niyetini, düzgün karakterini, öfkesiyle yaptigi ve kendi sonunu hazirladigi -onun deyişiyle asıl ölen köpekti- planini anlatsa, koşa koşa gider onu alir okurdum.