Oğuz Atay'a AİT DEĞİLDİR...
#Biliyor musun Olric
Neyi efendimiz?
Onunla ne zaman lades oynasak hep o kazandı.
Neden efendimiz?
Kalbimdeyken nasıl aklımda derdim?
Arkadaşlar, sitede en çok paylaşılan sahte alıntıları https://1000kitap.com/SahteAlintilar ile bu iletide topladık. Sitedeki bilgi kirliliğini temizlemek için bu alıntılara rastlarsanız lütfen şikayet ediniz. Ve lütfen okumadığınız, kitaplarda kendi gözlerinizle görmediğiniz alıntıları eklemeyiniz. Bu sözlerin mal edildiği kişilere ve sözlerin
Hayatımda okuduğum en itici karakterlere sahip olabilme yeteneğinde mükemmel eser. Böyle güzel bir kurguyu her zaman okumak mümkün olmayabilir. Bu yüzden bu incelemeyi okumaya başlayıp sonunu getirmeyecek arkadaşlarım için sona yazacağım şeyi bu sefer başa yazıyorum; okuyun arkadaşım. Bu kitabı okuyun!
Kitap, karakterlerden birinin bir diğerine
İnsan unutmak istesede unutamıyor
Gitmek istiyorsun çözüm olmuyor
Sesine hasret kalıyorsun içini yakıyor
Gözlerine hasret kalıyorsun yaşlar akıtıyor
Aslında her yol yine seni ona çıkartıyor
Sevmek bazen imkansızı
Sevmek bazen can yakanı
Sevmek bazen seni senden alanı
Sevmek en önemlisi gerçek olanı
Yaşamayı seçiyor…
Seneler geçecek
⭕ Oğuz Atay adına Sahte Alıntılar derlemesi❗
Not: Alıntıları toplayan ben değilim, alıntıları derleyen kişiler, bizzat araştırma sonucu derlemiştir. Ben sadece teyit amaçlı, bir faydası dokunur umuduyla paylaşıyorum.
Ulaşmayı kolaylaştırmak açısından bio'ma da sabitleyeceğim...
____________________________________
Biliyor musun
İlk kez bir inceleme yazısını yazmakta bu kadar zorlanıyorum. Sanki yazacağım kelimelerin yetersizliği ilk kez bu kadar derinden çarpacak yüzüme gibi hissediyorum. Bu hissimin sebebi bu eserin içindeki ruhun güzelliği. Hani bazı kitaplar vardır kelimelerin gidişatına hayran kalırsınız, cümleler oya gibi işlenmiştir ve o kitapta en olmadık şey bile
13 yaşından beri kağıt topluyorum Ankara'da. Niğdeliyim. İlk okula başladığım yıl geldik Ankara'ya. Orta okulu bitirebildim yalnızca; hep taktir alarak geçtim sınıfları. Liseye yazdırmadı babam; sokağa saldı beni çalışıp da işe yaramam için. O gün bugündür sokaklardayım; çizgili, çizgisiz, kareli, beyaz ve rengarenk kağıtlar, kartonlar topluyorum.
Bana teyzem, sen çocuk psikiyatristi olmalısın demişti. Olamam ki, eğer olursam, çocuklarla oturur beraber ağlarım. Çünkü ben bir çocuğun gözyaşını, bir dünyaya bedel sayarım.
Ve yine hüzünlü bir çocuk, ama ben bu çocuğu çok sevdim, etimle, kemiğimle sevdim, gözyaşımla sevdim, kendim gibi sevdim. Hüznünü, hüznüme katıp sevdim. Daha önce okumuş
Özlediğimi biliyorum seni
Ama dökemiyorum içimi
Kala kaldım yalnız başıma
Anlatamıyorum kimseye derdimi
Zor geliyor artık her şey sensiz
Sokaklar ıssız şehir sessiz
Neler oluyor hiç bilmiyorum
Bu kalp yanıyor sensiz çaresiz
Bir umudun içinde kaldı yüreğim
Beklediğim ümitsizce yolunu gözlediğim
Hangi şehirde olursan ol sen
O şehir olur işte benim memleketim
Yazmaya devam edeceğim buralarda
Tek dostum kaldı kalemim aslında
Yüreğimden çıkan sözlerle
Satır satır seni yazacağım sol yanımda…
(ÖNER AKÇA)
Hayırlı geceler…
‘’Öyle bir sızı ki bu, anlatmam lazım birine.’’ Cümlesini okuduğum incelemesi ile başladı kimdir bunun yazarı merakım?
Sızı duygusunun ifadesi ve Ayfer Tunç hayranlığım sebebiyle nerede bu kelimelerle karşılaşsam tüm dikkatimi cezbediyor.
Neden mi bu girizgah? Birkaç sene önce, herkes herkesi rahat rahat, tesadüflere gerek kalmadan, heyecanla
Bayrak🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü,
Işık ışık, dalga dalga bayrağım!
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Sene 2010. HAYATIM yarıya kadar toprağa gömülmüş ağır bir kaya parçası. Kayanın üzerinde toz, toprak, pislikten başka hiçbir yaşam belirtisi yok. Arasıra rüzgar esiyor, rüzgar kayanın üzerinden ancak bir miktar tozu alıyor. Hiçbir yaşam belirtisi yok hayatımın üzerinde. Kafam ağırıyor, kafamın içi ağırıyor nefes alamıyorum. Girdiğim lüzumsuz
Bu yazacağım öyküyü, yazılarımı şikayet eden sevgili kitap dostuna ithaf ediyorum…
Diğerlerinde olduğu gibi; bu öykü de, yaşamın ta içinden paylaşılmıştır.
…….
Önünde bilgisayarı, yanında kontrol etmesi gereken soruşturma dosyası vardı hakkında en son açılan. Avukatı tekrar tekrar hatırlatmıştı, yarın mutlaka teslim edilmesi gerek diye. Ne
Efsane serisinin ikinci kitabı olan Deha Marie Lu'nun okuduğum diğer kitapları gibi çok güzeldi. Bu kitapta June daha ön plana çıkmıştı ama yazarımız June'u ön plana çıkarırken Day'i de unutmamış yani Day arka planda kalmamış.
Kitabımızda birinci kitaptan daha fazla romantizm vardı. Ama bunun göze battığını düşünmüyorum. Yani romantizm aksiyonun