Bu kitaba ne diye inceleme yapıyorum ki? Bu kitaba inceleme yapmak bana mı düştü? Ben ne anladımki ne anlatayım? Kitabın adı zaten "Cahil Hoca" olduğundan 'bilmediğimi öğretebilirim' felsefesiyle yazmaya başlıyorum.
Okurken, kitap hakkında söylemek istediğim çok fazla şey vardı. Ancak kitap bittikten sonra bir dinginlik geldi. Ve ne
“Sen benim sevimli intizarımsın
Kaderim, kederim, âh-u zârımsın
Sana sinsi yakarışlarla gelen
Sofrasında dehşet bulur, kan bulur
İhtiras üfleyip kâküllerine
Bir teline bile dokunan rüzgâr
Yüreğimin dergâhından kovulur
-Biliyor musun Yakup, diyorum. Üzerinde yaşadığın kürenin dörtte üçü sularla kaplı ve sen hiç deniz görmemişsin... Dahası da var, yaşadığın ülkenin üç yanı deniz...
Yakup yüzüme bakıyor.
-Boş ver, diyorum. Biz gördük de ne oldu? Dörtte üçü sularla kaplı bir küre üzerinde temiz kalabildik mi? Kirlettik üstelik. Kirletiyoruz. Boş ver Yakup. Senin denizlerin sana yeter. Turna gözlü dağ pınarların var senin. Şu deniz kabuklarına tekne diye düşlerini bindirip çıktığın uzak yolculuklara ben tanığım. Senin yolculuklarını biz şu çokbilmiş hâlimizle haritalarda görsek, ürpeririz. Senin denizlerini haritalarda görsek, boğuluruz. Biz düş yoksulu olduk Yakup. Benim sevgili çocuğum.
"Sen benim sevimli intizarımsın
Kaderim, kederim, âh-u zârımsın
Sana sinsi yakarışlarla gelen
Sofrasında dehşet bulur, kan bulur
İhtiras üfleyip kâküllerine
Bir teline bile dokunan rüzgâr
Yüreğimin dergâhından kovulur
sen benim sevimli intizarımsın
kaderim, kederim, âh-u zârımsın
sana sinsi yakarışlarla gelen
sofrasında dehşet bulur, kan bulur
ihtiras üfleyip kâküllerine
bir teline bile dokunan rüzgâr
yüreğimin dergâhından kovulur
Yokluğun buz gibi soğuk
Uzaklardan bir ses olmanı isterdim, bir selam, bir nefes... 'Üşüme' diye seslenmeni isterdim... Bir el olmanı isterdim, bir kol... 'Özledim' deyip sarılmanı... En karanlık yerinde düşlerimin çıkıp gelmeni isterdim kınalı bir bahar gibi, umut ışığı olmanı isterdim hayatıma... Gelseydin ve yaslasaydım başımı omuzuna,
Henüz ilk yağmur yağmamışken dünyaya
İlk kar düşmemişken
Denizin ilk dalgası vurmamışken sahile
İlk kuş yuvası henüz yapılmamışken
Ve Nazım şiirlememişken daha yüreğimizi
Ben sana aşıktım
Sen benim gördüğüm en güzel şeysin
Bir hayat yeter mi sana doymaya?
Eşek gözlü bir türküsün dalımda
Ha patladı ha patlayacak
Sen benim hissettiğim en güzel şeysin
Yaşamam senin elinden olacak
Sen benim dokunduğum en güzel şeysin
Ellerim kırılsın yalanım varsa
Her baharda gelin gibi süslenirken ağaçlar
Senden daha güzel bir şey kokladımsa eğer
Cehenneme kadar yolum var
Sen azgın denizlerin poyrazlarında
En ölümcül kabusları haykırırken yağmur kuşları
Dalgaları boğarken tedirgin lodoslar
Kaçıp kaçıp sığındığım koyumsun
Sen zannetme benim beş duyumsun
Ruhumu verir gibi soyunduğumsun...
O’nun birinci ismi, isimler sultânıdır;
Her ânın, her mekânın, her cânın cânânıdır.
Kur’ân’da ilk âyetin, başlangıç kelâmıdır,
Her zerre “ALLAH” diye, O’nu söyler durmadan..
Vârettiği herşeyi, ayırdetmeden gören,
Her şeye adâletle, hayır ve rahmet veren,
Her mahlûkâ acıyan, ve çâreler gönderen,
Sonsuz merhametiyle, âleme RAHMÂN dır
Sorularla Risale
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
3. BÖLÜM
RİSALE-İ NUR’UN ÖNEMİNİ KAVRAMA
1. İhtiyacınız olduğuna inanın ve dert edinin!
Hepimize her gün 24 saatlik zaman verilir. Sabahın ilk ışıklarıyla emanet aldığımız bu hazineyi ertesi günün sabahına kadar kullanırız. Rabbimiz, günlük sermaye konusunda eşit davranmıştır hepimize. Hiç kimsenin daha az veya
“-Biliyor musun Yakup, diyorum. Üzerinde yaşadığın kürenin dörtte üçü sularla kaplı ve sen hiç deniz görmemişsin... Dahası da var, yaşadığın ülkenin üç yanı deniz...
Yakup yüzüme bakıyor
-Boş ver, diyorum. Biz gördük de ne oldu? Dörtte üçü sularla kaplı bir küre üzerinde temiz kalabildik mi? Kirlettik üstelik. Kirletiyoruz. Boş ver Yakup. Senin
Denizlerin dalgası saçlarını özletir
Sana olan hasretim kıymetini öğretir
Baharın en güzeli varlığın ile gelir
Umursamam dünyayı yanımda sen var isen
Çıldırırım sevdiğim o keskin bakışınla
Dudağımdan kalbime esrarlı akışınla
Yılmadım bu hayatta ne düz, ne yokuşumla
Yeter deli gönlüme eğer ki sen yar isen
Saltanat dedikleri varsın onların olsun
Ben bu fakirliğim varlığınla son bulsun
İstemem para şöhret, yanımda sen var iken
Yıldıramaz hiçbir şey sen ki bana yar iken
Kıskanırım ben seni baktığın aynalardan
Daha kutsal bilirim seni tüm davalardan
Mahkeme-i Kübra’yı yüreğine kurmuşum
Aşkın için sevdiğim can evimi vurmuşum
Sırra muvafık olup senle mutabık kaldım
Bu hayatın tadını senin yanında aldım
Bülbül gibi figan-e eder durur yüreğim
Yüce Allah’tan bir tek sensin benim dileğim
Hangi dağ dayanacak benim büyük aşkıma
Huzuruna geldim al, gayrı gönül köşküne
Manayı sende buldum sana kavuşmak için
Bir ağıt eyle sende bu garip, bu düşküne
Şu deniz kabuklarına tekne diye düşlerini bindirip çıktığın uzak yolculuklara ben tanığım.
Senin denizlerini haritalarda görsek, boğuluruz. Biz düş yoksulu olduk Yakup.